Şimdi anlatacağım şefkatin, hayânın, saygının ve sevginin unsurlarına her birden bire dönemezler çünkü şimdi hangi aileye gitseniz, diyecek ki: ben şefkat sahibiyim; hangi aileye gitseniz, diyecek ki: “Ben hayâ sahibiyim, saygı sahibiyim”… Ama bunlar lafla olmamalı. Herkes kendisinin yaptığı hareketlerde şefkatin eksikliğini, hayânın kopukluğunu, hürmetin bitişini evvela kendi kendine itiraf etmeli, sezmeli. Ve evin içerisindeki hır – gürlerin sebebinin bunlar olduğunu çok iyi tespit etmeli.


Nurbaki’yi Takip et


Bir de özenle üzerinde durulmasını istediğim şey, şudur: gerginleşmiş aileler, aralarındaki o manevi nikâha rağmen soğumuş aileler hadiseleri analiz yaparken “yalnız karşı tarafın yanlışlıklarından meydana geldi” dememelidir. Hem kendi yanlışlıklarını, hem karşının yanlışlıklarını çok iyi tespit etmelidir. Eğer bunu yapmayı başaran aileler olursa (daha evvel de arz ettiğim gibi) “nikâhlarını tecdit ederek” tekrar eski sevgilerine dönebilirler, buna inanınız.

Şimdi biz sevgiyi, hayâyı, şefkati planlarken burada üzerinden durmak istediğimiz şey nedir? Bir aile (özellikle bir karı – koca) ‘ın temsil ettiği ve yeni bir müminin meydana gelmesinde vesile olacak fevkalade kutsal bir şeydir.



“Aile kutsaldır”, derken bu İslam tabiridir. Bu İslam tabiri batıdan filan gelmiş değildir!

Hele hele, bu son yıllardaki uydurma bir takım işgüzarların lafı da değildir. Ailenin kutsallığı İslam’dan gelen bir tanımdır… Neden kutsaldır?

“Terörist çocuk” yetiştirmek için bir araya gelmişse bu aile, kutsal olmaz… “Askerden kaçacak çocuklar” yetiştirmişse, bu aile de kutsal olmaz… “Fuhuşa çanak tutacak” kızlar yetiştirmek için bir araya gelmişse, bu aile de kutsal olmaz. Bunlar ancak bir “ur” olur, bir kanser hücresi olur.

Eğer, aile kutsalsa bunların önemli yanı: Allah tarafından birbirine münasip görülmüş ve yeni bir inanan yetiştirmek üzere bir araya gelmiş kimselerdir. Binaenaleyh, aile bu yönden kutsaldır.


Alıntı: İslam Ailesinde Kadın ve Erkek