eder” deyince gerek âleminde gerek âleminde gerekse din ilimleri açısından lüzumsuz bir tartışma mevzuu açılmıştır. Yani, “Allah oraya geldi de başka yerde yok mu?” gibi. Hâşâ! Gelen Cenabıhakk’ın nesidir? Fotoğrafı mıdır? Bir şekil midir? Hayır! Hiç birisi değildir.


Nurbaki’yi Takip et


Şiddetli bir aşktır! Çünkü Allah’ın özündeki sır dayanılmaz bir ın sırrıdır. Bu dayanılmaz aşk aynı zamanda güzelliğin ta kendisidir. Yani, biz “Bir güzellik var” bir de “O’na giden aşk cazibesi” var diyebiliriz dünya mekânında, dünya ilimleri içerisinde.



Hâlbuki, gerçek aşkın içerisindedir güzellik. Yani, o hasretin her noktası birbirinden güzeldir.

Aşk aslında budur.

Aşk cereyanının geçtiği her yerde, (misal vererek söylüyorum) eğer bir yerden bir yere aşk cereyanı akıyorsa her milimetresini ayrı bir güzellik döşeyerek geçer.

Bir yerden bir yere giden şiddetli bir akım düşünün. Her geçtiği her değdiği yerde birer milimetre aralıklarla bin bir güzellik taşır. İşte! Aşk aslında budur. Güzelliğiyle şiddetli arzu, tutku ve cazibenin birlikte olan şeklidir, aşk.

Aşkın gönüllerde yaşayabilmesi, gönüllere yansıyıp ilahi cazibenin, ilahi hissedişin, ilahi yaşayışın var olabilmesi için:

  1. Gönlün arınmışlığının “Mustafa Sırrı” içerisinde olması lazımdır.
  2. “Tâki” sırrı içerisinde, “Muhammed Sırrı” içerisinde devamlı Allah’a hamd halinde kalmış olması lazımdır.

Demek ki Cenabıhakk’ın gönle yansıması öyle sanıldığı gibi “Benim gönlüm temiz, ben Allah’tan başkasını düşünmüyorum” falan filanla olacak işler değil.

‘in iki ismi ile sırlaşan, iki ismi ile yoğunlaşan arınmışlık ve hamd edişlik sırlarını bir nebze de olsa taşıyabilmektir.

Bu noktada bir şey daha söylemek istiyorum;

“Mustafa Sırrı (Sav.) ve Muhammed Sırrı (Sav.) ne kadar yaklaşılırsa yaklaşılsın… Mutlağını, onun gerçeğini bir tek kişiye vermiştir Allah, O Efendimiz’dir.”

Hiç kimsenin, arınmışlıkta olsun hamdda olsun Efendimiz’e erişmesi mümkün değildir. Ancak O’nun kopyasının da kopyası bir noktaya gelebilir. Kopyasının da kopyası bir noktaya dahi gelse, o gönle ilahi aşk akar.

Ve dolayısıyla ilahi yansıma Allah’ın “Ben hiçbir yere sığmam, gönle sığarım sırrı” tecelli etmiş olur.



İlahi aşk kıyaslanamayan bir hadisedir

Burada çok önemli bir hikmet Cenabıhakk’ın zatiyetindeki almaz sonsuzluğu, akıl almaz gücü ve akıl almaz güzelliği… Ve akıl almaz ilmi bir arada kavrayabilmek ve bunu “Bir aşk cereyanı halinde” düşünebilmektir. Bu çok zor bir şeydir.

Çünkü aşk cereyanının çok zayıf bir ünitesi dahi gelse ne aklınız kalıyor ne şuurunuz kalıyor ne bilginiz kalıyor. Ama ilahi aşk öyle bir kıyaslanamayan hadisedir ki hem şiddetli cazibe hem özlem hem hasret hem coşku ve bunların yanında da akıl almaz bir ilimle güzellik iç içe yuvarlanır.

İçerik no: 5858


Dr. Haluk Nurbaki, 1, Radyo Sohbetleri

Bu içeriğin kısa adresi: https://nurbaki.org/5858