Berat Kandili’nin manevi hikmetinde çok ince bir hesap vardır. O da “takî[1]” sırrıdır. Cenab-ı Hak, bütün müminleri Ramazan‘la birlikte mana pencereleri ardına kadar açık bir sahneye davet ediyor.
Nurbaki’yi Takip et
Gerçi insanoğlu, Ramazan’ın özündeki asıl büyük hikmeti, büyük sırrı idrak etmekte ve ona layık olmakta pek çok gafletler gösteriyor. Dolayısıyla da farkına varamıyor ama aslında Allah’ın, Ramazan’la açtığı büyük manevi ziyafet sofrasına oturup, orada mana gıdaları ile yeniden beslenme çareleri bulabilmek için Miraçtan Berat Gününe kadar yapılacak gönül temizliğinin büyük rolü vardır.
Miraçtan Berat Gününe kadar gönlümüzdeki yanlışlıkları, pislikleri, gafletleri, gönle yakışmayan sıkıntıları defedebilirsek “nakî[2]” sırrına ermiş oluruz.
Yani gönlümüzü yıkamış oluruz. Bu gönül yıkama operasyonu Miraçla Berat Günü arasındaki 15 günde zuhur eder ve bu yıkanma, arınma hadisesi zuhur ettiği zaman Berat Gecesi mümin olarak listeye geçer. Artık ondan sonraki Ramazan idraki ve Ramazan’la, Cenab-ı Hakk’ın lütfedeceği sonsuz nimetler arka arkaya sıralanmış olur.
Kalp temizliği için önemli reçete
Ama unutmamak lazım gelir ki, Berat Gecesi mutlaka nakî sırrını kazanmak lazım gelir. Allah tarafından kalp temizliği için iki önemli reçete verilmiştir. Hadisi kudside “Ben yerlere, göklere, arşa sığmadım ancak müminin nakî ve takî olan gönlüne sığdım” diyor. Bunun anlamı nedir?
Allah’ın bir kula “yakin[3]” olabilmesi… Cenab-ı Hakk’ın sığma, bizzat zatiyetinin tecelli etme sırrını kolay kolay idrak edemeyiz.
Allah’a yaklaşabilmek evvela “kendi imanına” yaklaşabilmekle mümkün olur. “İman ettim” dendikten sonra evvela bu “iman ettiği şeye” yaklaşmak lazım. Buna ancak gönülle yaklaşılabilir.
Cenab-ı Hakk’ın hadisi kutside buyurduğu gibi “Nakî ve takî olan kulumun gönlüne sığarımdan” murat, gönül mana kirlerinden ne kadar yıkanmış olursa, bir nakî sırrı, iki takî sırrı zuhur eder.
Biliyorsunuz, takî sırrı da takvadan gelen bir sırdır. Allah’a karşı haşyet, mesuliyet hissi duymakla başlar, namaz ve infakla devam eder.
Demek ki müminin gerçek sicil belgesini alabilmesi için her yıl Berat akşamına (Cenab-ı Hakk’a yakîn olmak dolayısıyla) nakî ve takî sırrını yetiştirmesi lazım.
Miraçtakî Efendimizin “alemlere rahmet sırrı” bir kez daha cereyan etmiş… Özellikle müminlere Allah’a yakîn olma fırsatı getirmiştir, efendimiz. Bu fırsattan itibaren, 15 gün “nakî” ve “takî” sırrıyla gönlümüzü yıkamamız lazım geliyordu. İnşallah mümin kardeşlerimiz yıkamış olsunlar.
Gönüllerdeki kirleri lütfen çıkaralım. Kinleri, hasetleri ihtirasları, pahıllığı [Cimrilik]… yakin olma sırrından uzak kalmayı gönlümüzden çıkaralım.
Gönülde hisset dediğimiz, bir taraftan kıskançlık bir taraftan hasislik, cimrilik varsa… Kinler, sevimsizlikler varsa gönül “nakî” sırrından hiç nasip alamamış demektir.
Berat Gününe kadar olan devrede gönlümüzdeki takıntıları lütfen atalım ki, aksi takdirde tescil olamayız. Açık açık söylüyorum, bütün tasavvuf aleminin yüceleri de aynı şeyleri söylemişlerdir, “Berat günü tescil olmak için yaptığınız amellerin standart birtakım görüntüleri hesaba katılmayacaktır! Yani “Ben namazımı ihmal etmedim” demekle Berat’ın vizesini alamazsınız. Berat’ın vizesinde mutlaka “nakî” ve “takî” operasyonları şarttır. Gönlün yıkanması kolay bir operasyon değildir.
Gönlün takvayla dolması, dolayısıyla namaz ve infak sırrıyla dolması kolay bir operasyon değildir!
Herkes kendi çapında bir nebze de olsa adım atmışsa, Cenab-ı Hakk’ın Berat Gecesi bir şelale gibi akan rahmeti belki de imanınızı, müminliğinizi tescil edecektir. Belki de size bir yıl daha imanla yaşamak hayatını yeniden lütfedecektir.
Çünkü insanlar bazen de Berat Gecesinde kendi gecelerinin tayin olduğunu düşünerek (ki birçok hususta da yazılar, sözler söylenmiştir)… Bu Berat Gecesinde bir nevi bir yıllık ömrün de tescil olabileceği söylenmiştir. Buradan hep maddi tarafını düşünürler “Acaba ben bir yıl yaşayacak mıyım? Bu berat gününden tayin olurmuş…” diye.
Berat gecesinin önemi nedir?
Halbuki Berat Gününde tayin olan ecelin saati değildir. Ecelin saati zaten bellidir, çok önceden tayin olmuştur. Berat Gününde tayin olan önündeki günde, önündeki yılda, 8 ayda veya 2 ay kalma süresi içerisinde sayfasını imanla tamamlayabilecek midir? Berat’ta yazılı olan budur.
Yani Berat Gecesinde kayda geçecek, kader olarak tescil edilip muhkem hale gelecek, kesin hale gelecek karar, onun Miraçtan Berat Gününe kadar kendi gönlünü biraz seferber ederek mümkün olduğu kadar “nakî” ve “takî” hikmetlerle… Gönlünü hem kötülüklerden yıkayarak hem de infak ve namazla zenginleştirerek Berat Günü vize alması gerekiyor.
Berat Kandili muhasebesi
Cenab-ı Hakk Berat Gününün hikmetini yaratmasaydı, insanlar gayretleri ve yaşadıkları hayat düzlemi içerisinde çok zor sınıf geçeceklerdi. Bir insan, bir yıllık muhasebesini yaparsa sınıfı geçmenin ne kadar zor olduğunu kendisi de anlar.
İsterseniz örnek bir muhasebe özeti yapalım. Mesela bir insan bir yıllık ne özet yapacaktır?
- Evvela imanını elinde tutmuş mudur?
- Kuran’a karşı saygısını, Kuran hükümlerine karşı bağlılığını göstermiş midir?
Bir yıllık hesap bilançosuna bunu koyacaktır. Ondan sonra
- Bir yıl içerisinde Kuran’ın üzerinde hassasiyetle durduğu Ahlak-ı Muhammedi‘den neler kazanmıştır?
- Özellikle başkalarına nasıl bir yardımda bulunmuştur, kime el uzatmıştır?
- Hangi sadakayı, infakı, i’tayı (büyük çapta yardım) yapabilmiştir?
Bunların hepsi bir yıllık bilanço içerisinde hesaba katılacaktır.
- Kıldığı namazların hangisinde (yani taklit namaz bile olsa) daha ciddi olmuştur?
- Hangisini umursamadan kapkaç yapmıştır?
Bunların hepsinin bilançosu dökülecek. Düşünebiliyor musunuz? Bir yıllık hesabınızı gözünüzün önüne koyun. Cenab-ı Hakk’ın defterinizi açıp size göstermesine lüzum yok. İnanın hiçbiriniz sınıf geçemezsiniz. İstisnalara bir şey demiyorum. Elbette, Allah razı olsun onlardan ama çoğu insan bu sınıfı geçemez.
Berat Kandili’nin rahmeti nedir?
İşte! Berat Gününnün büyük hikmeti, sınıf geçemeyecek kadar zayıf kalmış müminlerin sınıf geçmeleri rahmetidir.
Niye böyle olmuştur? Cenab-ı Hak niçin herkesin aldığı notu kağıdının üzerine yazmamış da Berat Günü bu kadar zayıf ümmetin hatalarına rağmen sınıf geçirmiştir? Bu da çok ince bir hikmettir. Bu hikmet de iki tanedir.
- Bir tanesi, Ramazan geliyor. Müminleri, eline vesika vererek Ramazan’a getirmek istiyor Cenab-ı Hak. Cebinde bir karnesi, bir hüviyeti, bir pasosu olsun istiyor. Onun için bu gece, düşük notlar almış imtihan kağıtlarını dahi büyük rahmetiyle geçer nota çeviriyor.
Berat Gecesinin rahmet sırrı budur. Ama burada bir ince hikmet vardır, unutmayınız. Geçer nota çeviriyor ama kağıdına hiçbir şey yazmamış olana geçer not vermez Allah. Hiç değilse, gayretiyle ufak bir not alırsa, kendi kendini terazisine koyduğu zaman “Ben bu notla sınıf geçemem” diye hem üzülmekle beraber hem de bilmesi lazım gelir ki, Berat Gecesinin rahmeti buradadır.
O hiç sınıf geçmez zannettiğiniz düşük notlu evrakı imtihaniyeleri Cenab-ı Hakk, 100 üzerinden 50 puan vererek sınıf geçirecektir. Bu, Berat dediğimiz kandil böylesine muhteşem bir rahmet ziyafetidir.
- İkinci hikmeti de fahri kâinat efendimizin zayıf ümmeti için ind-i ilahide yaptığı ricalar, dualar ve şefaattir. Fahri Kâinat Efendimizin şefkat ve rahmet sembolü olan hususiyetleri… Bir de Allah tarafından “Sen ne rahim bir peygambersin?” diye İltifat-ı İlahiye varan rahim hikmetleri, bizim çok az miktardaki sermayemizi sınıf geçer not haline çeviren bir rahmettir.
Yani Allah, Efendimize miraçtan sonra yaptığı sonsuz lütufların bir tanesini de Berat Kandili şeklinde tecelli ettirmiş. Dolayısıyla, Efendimizin gönlündeki zayıf ümmetlere de sınıf geçirme arzusunu yerine getirmek için ne yapmış? Rahmet musluklarını açmış.
Berat Gecesi ne yapmak gerekir?
İşte! Berat Gecesinin kıymetini, hususiyetini böyle bilmemiz ve bundan dolayı da Efendimize “Salatü selam” ile “salavatı şeriflerle, niyazlarla…” O’nun yakınlarına ve ehli beytine sıkı sıkı bağlanarak, Efendimize karşı şükranımızı bir kez daha göstermeliyiz.
Dipnot:
- [1] Takî: Haramdan, günahtan kaçınan, perhizkâr, ehl-i takvâ (kimse), müttakî.
- [2] Nakî: Temiz, pâk, hâlis
- [3] Yakîn: Bir şeyi şüphesiz olarak tam ve doğru şekilde bilme.
Kaynak: Dr. Haluk Nurbaki, “Berat Gecesi” Radyo Sohbeti