Şimdi, takdirin bütün değişmezliğine rağmen ancak i’ta ve hüsnayı tasdikle, infakla değiştiğini de öğrenerek bizim hareket tarzımızdaki çıkış noktası ne olacaktır?
Cenab-ı Hakk’ın mutlak iradesiyle, ruh kanalıyla verdiği gönlümüze hep çalışma, gayret etme tarafını güdeceğiz. Çünkü her çalıştığımız, her gayret ettiğimiz zaman bu kaderden bir spot yakalama şansına sahibiz. Onun için bir Müslümanın tembel olması, meskenet sahibi olması mümkün değildir.
Nitekim bu yüzdendir ki; bütün dinler haftada 24 saat tatil yaptığı halde; İslamiyet yarım gün tatil vermiştir. O da Cuma sabahından, Cuma namazı kılınana kadardır. Neden? Çünkü Cuma günü öğleden sonra dahi mesai vardır, Kuran‘ın emrinde. Ama biz onu sonradan bir güne getirmişiz; canımız ister de üç güne çıkarırız… Ayrı mesele onlar. Ama bizzat Cenab-ı Hakk’ın, iman edenin çalışmasının ne kadar önemli olduğunu göstermek için diğer dinlerin, diğer semavi dinlerin bir günlük tatiline karşılık İslam’a yarım gün tatil vermiştir.
Bu da çok ince bir hesaptır.
Alıntı: Kader Sohebeti