Ramazan bayramından kısa bir süre önce herkesin vermek zorunda olduğu bir küçük sadaka türü daha vardır ki, fitre diye adlandırılır. Aslında her Müslümanın sadaka vermesi zorunludur ama bayramdan önce bu kural daha büyük önem kazanır.
Nurbaki’yi Takip et
Fitre nasıl hesaplanır?
Bir kimse fitre olarak günlük yiyecek masrafı kadar para ödemelidir. Bu miktar kişi için değişiklik gösterebilir. Herkes ortalama olarak belirlediği bu yiyecek masrafını mutlaka fitre diye verecektir.
Borçlular fitre verecek mi?
Borçlular bile bu sorumluluktan kurtulamazlar. Çünkü fitrenin fakirlik ve zenginlikle ilgisi yoktur. Bir tarz bayram harçlığıdır ve her ailede kişi başına ayrı ayrı verilir.
Yardımlaşma ve paylaşmanın insanın kaderini değiştireceğine; ömrünü uzatacağına, kazaları ve belaları defedeceğine dair efendimizin hadisleri vardır.
Herhangi bir kimse sıkıntılı bir durumla karşı karşıya ise, mesela;
- Zor bir yolculuk yapacaksa,
- Vazifeli olarak tehlikeli bir yere gidecekse,
- Hasta olmuşsa
bu durumdan mümkün olduğu kadar hayırla kurtulmak için Cenab-ı Hakk’a kuru kuruya dua etmek yerine infak sigortasına başvurmak zorundadır. Hem Efendimizin hem yüce kitabımızın emirleri bu istikamettedir.
Yani bir insan zor bir durumla karşılaştığı zaman Cenab-ı Hakk’a elini kaldırmadan önce infak yapmalıdır ki, dua ederken yüzü olsun.
Bir felaket gelmeden…
Ancak bugün pek çok insan başına bir felaket geldiği zaman büyük paralarla ondan kurtulmanın yolarını arıyor ama bir insanın gönlünü kazanmanın, bir yoksulun yardımına koşmanın Büyük Yaradan indinde kendisine nasıl bir kolaylık sağlayacağını hesap etmiyor.
Hasta olan bir insan muayene ve tedavi için su gibi para akıttığı hatta evini satıp bu uğurda harcadığı halde Cenab-ı Hakk’a usulen, sadece “Aman Yarabbi sen bilirsin” diyerek konuyu geçiştirmek istiyor.
Hâlbuki bir Müslüman için bu çok yanlış bir yoldur. Önce bir yoksulun gönlünü kazanarak Cenab-ı Hak’ka bir tarz torpil götürmelidir ki ondan bir şey istemeye yüzü olsun. Bu da infak konusunda son derece cömert olmayı gerektirir.
Düştüğü zorluk oranında yardım
İslâmiyet’te “Esbaba tevessül” diye çok önemli bir hüküm vardır. Buna göre insan herhangi bir meseleyi çözümlemek için gereken bütün yollara başvuracaktır.
- Hastaysa doktora gidecektir,
- Mahkemeye işi düştüyse avukat bulacaktır,
kısacası elinden gelen bütün çabayı gösterecektir. Ancak büyük kader kompüterinin düğmesinin Cenab-ı Hakk’da olduğunu bilen bir insan aynı zamanda manevi bir hazırlık yapması gerektiğini de düşünmelidir. Bu sebeple düştüğü zorluk oranında yardım yapması lazımdır.
Hastalığı sırasında elinde birçok imkânı olmasına rağmen kendi durumunda olup ilaç alacak para bulamayanlara yardım etmeyen bir insan, kendisini en mükemmel tarzda tedavi ettirse de Cenab-ı Hakk’ın kader kompüteri sisteminde kendisine müspet gözle bakmayacağını bilmelidir!
Ancak kendisi gibi birkaç hastaya elinden geldiğince yardım ettiği takdirde “Esbaba tevessül” (yani sebeplere başvurma) yolu içinde kendisine birçok kolaylık sağlanacaktır.
Bazen en iyi doktorlara gitseniz de hastalığınızın teşhisinde geç kalındığını öğrenirsiniz ve bunun sebeplerini araştırdığınızda mutlaka kader çizginizde yaptığınız parazitler karşınıza çıkar. Buna karşılık basit bir muayene sonucunda çok ciddi bir hastalığınız erken teşhis edilebilir.
Bu da mutlaka yaptığınız bir infak ibadetinin size bahşişidir.
Dr. Haluk Nurbaki’nin Günaydın Gazetesi Eki kitapçığından alıntıdır.