Efendimizin üç nazlı torunu arasında dünya mekânında yalnız sekiz ay misafir olan Hz. Muhsin sırrını ne yazık ki, pek az insan bilebilmektedir. Efendimizin, Hz. Muhsin’i doğduğu günden itibaren çok sevdiği ve sekiz ay süreyle onu kucağına aldığı yazıldığı halde, bu sırrın üzerinde kimse durmamıştır!
Nurbaki’yi Takip et
Halbuki Fahr-i Kâinat Efendimizin ilgileri, hele sevgileri öylesine derin hikmetler taşır ki, değil yalnız insanlara, tüm evrenlere büyük mesajlar verir.
Hz. Muhsin Efendimizin dünya boyutlarını sekiz aylıkken terk etmesi onun sırrından bir şey eksiltmez.
O evrendeki mekânında, hatta dünyanın mânâ sayfasında tam kâmil bir erişkinin vazifelerini yapar ve yansıtır.
Nitekim Efendimiz, Hz. Muhsin Efendimizin gönlüne Sırr-ı Muhammedî’yi öylesine yansıttı ki hem dünya durdukça hem ebedî hayatta Gönül Semâ’sının dev bir galaksisi doğdu.
Hz. Muhsin de Efendimizin diğer torunları gibi insanlara şefkat ve rahmet sırrı ile bağrını Allah‘ı sevenlere açtı.
Temel ilaç “Efendimize sevgi”
Mânâ ilimlerinde ve evrendeki yüce sırrı ise, nefsIerdeki çılgın dertlere çare bulan hikmetidir.
Hz. Muhsin Efendimizin, nefslerin dertlerine ve bu dertlerden kurtuluş formülüne verdiği mesaj çok nettir… Nefs hastalıkları hastanesinde temel ilaç “Efendimize sevgidir”. Çünkü zahirde, kısa hayatında Hz. Muhsin Efendimiz, Fahr-i Kâinat Efendimiz’e benzeri olmayan bir sevgi göstermiştir. Bu hali Hz. Fâtıma Annemizin ve Hz. Ali Efendimizin bile hayret ve hayranlığına neden olmuştur.
Elest’ten gelen bu akıl almaz câzibede, merkez noktası elbette Fahr-i Kâinat Efendimizin ilâhi sevdasıdır.
Efendimizin torunlarının rahmet sırrı
Şu hâlde, nefslerin tüm hastalıkları, Elest’teki gafletlerinden gelmektedir. Onların bir ayine gibi arınmış, ihlas ile parlatılıp Arus-u İlâhi olma hikmetleri de elbette Elest’den gelmektedir.
Peki, Elestte gafletini atamamış, bu dünyada kurtulma çabası içinde olan nefsler ne olacaktır?
İşte, Hz. Muhsin sırrının ikinci perdesi onlara yönelik şifa kaynağı oluşudur.
Hz. Muhsin, mânâ anlamının sonsuz boyutlarında kendini kurtarmak isteyen nefslere el uzatır. Ancak bu şifa için mutlaka ona muhabbet ve Efendimize karşı hayranlık şarttır.
Mânâ âleminde niceleri Allah’a ve Habibine ihlas niyetiyle yola çıkmış, nefsinin ördüğü ağlara takılı kalmıştır. İşte, Hz. Muhsin onlara gönlündeki semadan öyle bir raks nûr’u gönderir ki boğulmak üzere oldukları gaflet ağından kurtuluverirler.
Efendimizin sevgili torunlarının rahmet sırrı iç içedir. İnsanın düştüğü çıkmazlarda;
- Hz. Hasan Efendimiz ruha,
- Hz. Muhsin Efendimiz nefse,
- Hz. Hüseyin Efendimiz gönle, şifa dağıtır.
Ve Efendimizden asırlar sonra dünya sahnesine gelip, dara düşen müminler ancak bu sayede gönüllerde sema sırrına erebilirler.
Hz. Muhsin Efendimizin terk etmesi…
Hz. Muhsin Efendimizin dünyayı erken terk etmesindeki pek çok mesajın en önemlilerinden biri mânâ ilimlerinde “Ölmeden evvel ölme” sırrıdır.
Nefs, ihlas ve arınmaya ulaşmak için tüm ilgilerini yok etmelidir. Çevreden ve kendinden kendine yansıyan her türlü etkiyi bir hayal kabul etmeli… Ve o yöne doğru çekilmekten kurtulmalıdır. Ancak bu sayede gönle dönüp “İlahi sevdanın semasına” varabilir.
Kâinatın İncisi, Allah sevgilisi Efendimize yaklaşım öylesine ihlas dolu bir gönül istemektedir ki ancak, yine Efendimizin çevresinde hâreleşen yücelerin şefkat sırrı ile yola çıkılabilir.
Gönüllerde Sırr-ı Muhammed’i Nur’u yansıyan bu dev mânâ galaksileri olmasa, kimse Efendimize yakın olma şerefine eremezdi. Kendini tarihin ilkel siyasi tercihleri içinde kaybederek Ehlibeyte karşı gaflet içinde olanların, gerçekten çıkış yolları tıkalıdır.
Mânânın zaman ötesi mekânlarında Hz. Muhsin Efendimizin sevgi ve ilgisini ihlâsla yürütebilenler nefsin takacağı çelmelerden uzak, süratle ilahi sevdanın rüzgârının çektiği ufuklara koşar dururlar.
Hz. Muhsin Efendimizin dünya boyutlarını erken terk etmesindeki ikinci önemli mesaj: Nefs putunun pençesine düşen insanın, vakit kaybetmeden ondan kurtulma çaresi arama zorunluluğudur.
Bir yılı geçen böyle bir hastalık, devası imkânsız hale gelir.
Hz. Muhsin sırrında önemli olan üçüncü mesaj ise; Dünya boyutlarına yansıyan bir yüce sırrın zamanla kayıtlı olmayıp, mânâda devamlı olduğunu bildirmesidir. Mânâ âlemi gerçek âlemdir. O âlemden dünyaya bakış, oradan dünyaya yansıma, ilahi hikmetlerin sonsuz takdiri içindedir. Değil 8 ay dünyaya ışık vermek, bir an dahi nazar etseler… Kıyamete kadar sırrı devam eder!
Hz. Muhsin Efendimizin dünyamızda 8 ay kalması sırf Efendimizi ziyaret edip, mutlu etmek içindir.
Kaynak: Dr. Haluk Nurbaki, Gönüllerde Sema