Dünya hayatı bir curcuna, bir fırtınadır. Bu curcunaya ve fırtınaya kapılmamak için insanın gönlündeki imanın sağlıklı olması gereklidir. Gönüldeki iman bir çiçek gibidir, tohumunu atarsınız… Kelime-i şehadet onun tohumdur. Ondan sonra bu tohumun bir çiçek olarak meydana gelmesi için iki şeye ihtiyaç vardır. Birisi güneş, diğeri su.
Nurbaki’yi Takip et
Nasıl ki, bir çiçeğin açması için güneşe ve suya ihtiyacı varsa, gönüldeki iman çiçeğinin açması için de güneş ve suya ihtiyaç vardır. Güneş namazı, su infakı temsil eder. Bir insan namazı ve infakı terk ederse gönüldeki iman çiçeği yavaş yavaş kurur.
- Sûre-i Bakara’da, [zımnen] “Ancak namaz kılar, infâk ederseniz adamsınız, eğer bunları yapmıyorsanız bu Kuran size hitap etmez, bu kitaptan bir şey anlayamazsınız [Bakara 3]” diyor Allah.
- Birçok ayette de “Habibim, sen Kuran okuyorsun. Onlar kaçıp gidiyorlar. Onların kulaklarında bir uğultu kalır. Kuran’dan bir mucize kalmaz” diyor.
Binaenaleyh, Kuran’ın sırrında, Kuran’ın içerisinde geçen kelimelerdir ki, gönlümüzün bir miktar açılabilmesi için, iman çiçeğinin suyunu devamlı vereceğiz, yardımlaşacağız, güneşten hiç çekmeyeceğiz, namaz kılacağız.
Cenab-ı Hak, “Bu sistem içerisinde yüreğinizde iman kalır” buyuruyor.
Mutlaka namaza alıştırın!
Çoluğunuzu çocuğunuzu, eşinizi, dostunuzu, yakınlarınızı özellikle namaza mutlaka alıştırın. Namaz kılmayan insanın imanı yok demek değildir. İman ayrı bir cevherdir, Allah lütfeder, gönlüne düşer, iman eder, ama uzun müddet yaşayamaz. Namaz ve infakla takviye şarttır.
Çocuğunuz anjin olsa ne kadar telaşa düşersiniz? İmansızlık kanserden daha kötüdür! Kanser bu dünyadaki hayatınıza son verir ama imansızlık trilyonlarca yıllık hayatınıza son verecektir.
Allah rızası için ahirete inanıyorsanız, çocuğunuzun üç-beş günlük dünyası için gösterdiğiniz gayreti, trilyon yıllık manevi hayatı için de gösterin. Allah rızası için zaafa düşmeyin.
Ne zaman iyi olur?
Genellikle, “İyi olur inşallah” denir. Ne zaman iyi olur? Çocuğunuz imansız gittiği takdirde nasıl hesap vereceksiniz? Onun için namaz ve infaka çocuğunuzu alıştırın. Bazı kişiler, “Aman, benim çocuğum çok tutumludur” der ve bununla gurur duyarlar. Çünkü Batının tipine göre yetiştiriyor. Bir Batılıdan menfaatinin olmadığı yerde 25 kuruş alamazsınız.
Çocuğunuza “Evladım sen bana, her gün bir kişiye iyilik yaptığını söyle” deyin. Ondan sonra hiç değilse bir pazar günü “Gel beraber bir öğlen namazı kılalım” deyin. Bunu demiyorsak, Cenab-ı Hakkın karşısında hesap vermemiz de zorlaşır.
“Allah’ım, ben Seni çok seviyorum, Sana inanıyorum” dediğimiz zaman Cenab-ı Hak da, “Peki, Bana inanıyordun, ahirete inanıyordun da, çocuğun azap çekmesin diye niçin namaz kıldırmadın? Çocuğun ateşi çıkınca tedavi etmesini, ilaç vermesini biliyorsun da çocuğun manevi ateşi çıktığı zaman niçin tedbir almıyorsun?” demez mi?
İyilikler de ürer
Ben burada altını çizerek bir şey söylemek istiyorum. Bir avuç mümin dahi olsa, çocuğunu Allah’ın ve Resulünün istediği bir biçimde, onu rızay-ı ilahiye, rızayı Muhammediye uygun yetiştirmek için gayret sarf etse bu bir tohum gibi ürer. Nasıl kötülükler ürerse, iyilikler de ürer ve şu anda Türkiye‘de genç nesil üzerinde namaza düşkünlük, imana rağbet, bu üremenin neticesidir.
Bir köşede, iman etmiş iki kişi bir araya gelmiş “Aman ya Rabbi, keşke herkes iman etse” demiş, bu bir çığ gibi dalgalanmıştır. Şuna inanınız ki, bugünkü kuşak, bugünkü genç nesil, benim yaşımdakileri bin defa suda boğar, çok çok iyi müminlerdir. Ve her gelen nesil daha da iyi olacaktır. Bu düzelmiş gruba kendi evlatlarınızı da katın.
Dün camilerde emeklilerden başka kimseyi göremiyorduk. Ben talebeyken Afyon’da camiye giderdim. Cemaatin içinde genç olarak bir tek ben olurdum. İkinci bir genç bulamazdınız. Hamdolsun, bugün Türkiye’de genç nüfusta bütün dünyaya örnek olacak sayıda mümin vardır.
Dikkat ediniz, Müslüman demiyorum, imanı Allah tarafından mühürlenmiş, iman pasaportu almış olanları kastediyorum.
Allah, inşallah bunların sayılarını arttırsın. Onların yüzü suyu hürmetine kapıda bekleyen Azerbaycanlı, Kazakistanlı kardeşlerimizi de müminlere dahil etsin. Ondan sonra da dünya, şapkasını önüne koyup bir daha düşünsün. Çünkü Allah, “Kafirler istemese de nurumu tamamlayacağım” buyuruyor.
Bu yalnız Asr-ı Saadete ait bir hüküm değildir. Kıyamete kadar olan nur-u Muhammedîdir ki, bunun önüne hiç kimse geçemez.
İslam düşmanı çok, diyenlere aldırmayın!
“Efendim, İslam düşmanı çok” diyenlere aldırmayınız. Hiç kimse bir şey yapamaz. Çünkü Cenab-ı Hak, İslam mumunu söndürecek dudak yaratmamıştır. İslam mumunu söndürecek birilerini mi görüyorsunuz? O yüreğinizdeki korkudur. Bütün mesele müminin paniğe kapılmaması, Allah’ın, Resulullah’ın emirlerini yüreğine sindirmesidir.
İçerik no: 3497
Alıntı: Peygamber Çizgisinde Yaşamak