Kader konusunun çok karışık olmasının nedenlerinden bir tanesi, bilimsel gerçeklerin uzun yıllar sezilememesidir. Yani, mesela kompüter, insanların genetik şifreleri, hücresel yapılar yeni tanınabildiği için… Ondan evvelki yıllarda kaderin mutlak oluşu ve bunun nasıl değişebileceği konusunda bir türlü selâmetli açık bir yol bulunamamıştır.
Nurbaki’yi Takip et
Hâlbuki son çağlarda kadere imanın sağlıklı olabileceği birçok bilimsel buluşlar ortaya çıkmıştır.
İnsan zihni birçok konulara yatkın hale gelmiştir.
Birtakım kelimeler vardır…
Bugün bilim lisanında Latin kökenli gelişerek ortaya konulmuş kelimeler vardır, bir de Arapçadan, Kuran’dan gelen halk diline yansıyan kelimeler. Ekseriyet bu kelimeleri, birbirinin karşılığını bilmediğimiz için farklı sanıyoruz.
Mesela Cenab -ı Hakk’ın Kuran’da “Biz ona kader verdik.” diye emirleri vardır. Kader verdik, demek tam manasıyla, lügat kelimesi manasıyla programladık demektir.
Şimdi, düşününüz ki program kelimesini, “Biz kader verdik”ten farklı telakki edersek, kader bahsinde kolay kolay bir şey öğrenmemiz mümkün değildir.
Böyle bir kelime de mesela zerre kelimesidir. Zerre kelimesinin Arapçada ki karşılığı atom anlamındadır. Latince kökenli kelimelerde atom ne ise, Arapça kökenli kelimede zerre o dur.
Bu bakımdan kader kelimesini ve kader bölümünü iyi anlamak için kader verme, takdir olunma olayının programlanmış olma manasına geldiğini, peşinen bildirmek istiyorum.
Evrenin yapısındaki programlama
Eğer, bir olay programlanmışsa, o program onun kaderidir. Nitekim bütün canlılar tasnif ve tarif edilirken bu kader (programlanmak) kelimesi çok önemli bir mevkie gelmektedir.
Şöyle ki; bir çimen hücresini düşünün bir de beyin hücresini düşünün, safra kesesi hücresini düşünün… Bu hücrelerin her birisi kimyasal yapı bakımından birbirinin aynıdır.
Gördüğünüz gibi bunlar çok ayrı faaliyetler yapmaktadır ve birbirine hiç benzememektedir. Yani, beyin hücresiyle ot hücresinin kimyasal yapı olarak aynı olduğunu insanoğlu yeni öğrendi. Ondan evvel ot hücresini basit bir hücre, beyin hücresini çok gelişmiş bir hücre sanıyorlardı.
Nitekim evrim masallarıyla insanların zihnini yıkarken hep bu noktada hareket ediyorlardı.
Hâlbuki şunu iyice biliyoruz ki, bütün hücreler kimyasal yapı bakımından aynıdır.
Peki, “Bu hücrelerin arasındaki fark nedir?” dediğimiz zaman… Programlarıdır, diyoruz. Yani “Hücrelerin kaderleridir” diyoruz.
Bir hücrenin genetik kartına oksijen yapmak programlanmışsa bu ot hücresi oluyor. Başka bir hücrenin içerisine elektriksel faaliyetler ister hafıza şeklinde isterse hareketi meydana getirecek (elektrik akımı çevirecek şekilde) programlar kaydedilmişse o da beyin hücresi oluyor.
Demek ki evrenin canlı yapısında olsun cansız yapısında olsun, kesinlikle bir programlanma, bir kader vardır.
Zaten bu programlanma ve bu kader olmasa, evrenin dengesini ve ahengini korumak yahut da buna güvenmek mümkün değildir!
Maddesel Varlıkların Kaderi
Bütün Yıldızların, Güneşlerin, Ayın hatta atomun etrafındaki elektriklerin… Eğer programlanmamış olsa… Yani, bunlar kaderleşmemiş, etrafında takdir edilmemiş olsa kesinlikle hayat devam etmez.
Şu hâlde, Cenab-ı Hakk’ın yarattığı ister canlı ister cansız olsun, hatta madde ötesi ve madde evrenleri olsun hepsi kesin olarak bir programlanma içerisindedir. Yani herhangi bir ışın çıktığı an nereye, kadar gideceği ve oraya ne kadar müddet zarfında varacağı veyahut ömrü müsait değilse, yarı yolda yok olacağı mutlaka evvelden bilinmektedir ki, bu onun kaderidir.
Fizik açısından düşündüğümüz takdirde bütün eşyanın vazgeçilmez, inkâr edilmez bir kaderi vardır. Bir güneşin etrafında dönen Gezegenin, tekrar tekrar dönmeye başladığı saatten, hangi saate kadar bu dönme eyleminin devam edebileceği… O Gezegene kaç milyon kilometre uzakta durduğu takdirde, ne kadar hızla dönebileceği onun kaderidir ki, bu değişmez.
Kader mutlaka evvelden kendisine verilmiştir. Yani bir gezegen bir güneşin etrafına çıkıp da “Ben şurada dolaşayım, biraz sonra da şu taraftan dolaşayım.” diyemez! Takdir edilmiş kaderi aynen oynamak zorundadır. Aksi takdirde ne olur? O gezegen güneşine yapışır. Yani arasındaki ayrılık, varoluş mantığı kalmaz.
Bir gezegenin zaten var olabilmesi için kendi güneşinden belli bir mesafeye takdir edilmiş olması lazım.
Fizik Yasası Dediğimiz Varlıkların Kaderidir
Kaba hatlarıyla evrenin fiziğinde gördüğümüz bu hadise bütün fizik olaylarının önceden takdir edilmiş olduğunu gösteriyor. Bu önceden takdir edilme, bir bakıma da fiziğin yasaları oluyor.
Herhangi bir cismin belli bir sıcaklıkta belli bir büyüklüğe gelmesi, genleşme göstermesi yahut belli bir soğuklukta büzüşmeye uğraması… Ne kadar büzüşmeye uğrayacağı milimiyle, santimiyle evvelden takdir edildiği için bunları incelerken bir yasa buluyoruz.
Yani fizik yasası dediğimiz şey aslında maddesel varlıkların kaderidir. Bu kaderleri okumaya, çözmeye başladığımız zaman bir fizik yasası buluyoruz.
Kesinlikle evrenin maddesel yapısında önceden takdir olmuş yasalar sistemi vardır ve bu yasalar sistemini herhangi bir şekilde ortadan kaldırmak, değiştirmek mümkün değildir. Bu canlılar için de böyledir!
Önceden Kayıtlı “Bir Değişmezlik” Vardır!
Canlıların “genetik kartları” dediğimiz bir mikronun yani metrenin milyonda biri (1/1000000 m, 10^-6 m) kadar küçüklükteki bir çizgiye, bir takım kimyasal moleküllerin yan yana dizilmesi şeklinde program yazılmıştır. Bu program aynen icra eder! Bunu en iyi insanın doğumunda görürüz.
Anneden ve babadan gelen istidatlar bir araya gelip döllenmiş bir hücre meydana getirdikleri zaman, her saati – saniyesi belli olan bir gelişmeye, bölünmeye tâbiî olurlar.
Yani döllenmiş hücrenin 6 saat sonra, 8 saat sonra, 12 gün sonra ne duruma geleceği, hangi katlarına bölüneceği hangi hücrelerin hangi hücrelerin yanına gideceği kesinlikle genetik şifresinde daha önce yazılmıştır. Bunları “değiştirmek” mümkün değildir!
Şu hâlde, fizikte olduğu gibi biyolojide de bir kader vardır. Yani “Önceden kaydedilmiş bir değişmezlik” vardır.
İşte bu iki bilimsel örnekten anlıyoruz ki “Allah evrenleri yarattıktan sonra bunlara bir kader vermiştir.”
Bu yazı Dr. haluk Nurbaki’nin “Kader” isimli radyo programından derlenmiştir. Programın tamamı: https://www.youtube.com/watch?v=oQJQXmzGT9s