Regaip Kandili, çok az bilinen, iyice anlaşılamayan bir kandildir. Recep ayına girişin ilk perşembesinin bir özel motifi olarak tanınmaktadır. Hâlbuki Regaip Kandili eğer tabiri caizse “Âlemlere rahmet olarak gönderilen[1]” Fahr-i Kâinat Efendimizin sırrının intişar günüdür.
Nurbaki’yi Takip et
Regaip Kandili ve Tasavvufi Anlamı
Biliyorsunuz kandillerin her birinin özel bir hususiyeti vardır. “Allah niçin kutsal saymıştır bu geceyi?” diye düşündüğümüzde Regaip Kandili’nin hususiyeti daha çok mânâ bilimlerinde ve tasavvufta zikredilmiştir.
Regaip Kandili’nde ne olmuştur?
Regaip Kandili, Fahr-i Kâinat Efendimizin mübarek ve muhteşem ruhunun anne karnına intikal günüdür. Yani, Hz. Âmine Annemize Nur-u Muhammedî’nin intişar anını temsil eden bir gecedir. Efendimiz Dünya âlemine bir Regaip günü teşrif etmiştir. Bir anlamda Âlem-i Mânâdan dört boyutlu Dünya sisteminin yaşam sürecine ayak basmış oluyor… Bu fevkalâde önemlidir.
Regaip gününün sırrı, Fahr-i Kâinat Efendimizin Recep ayına çok önem vermesi ve aynı zamanda Efendimizin insanoğluna lütfen ve tenezzülen hizmet etmek üzere yansıma günü olmasıdır.
Şükran Günü Olarak Regaip
Bugünün bizim için bir şükran günü olması gerekiyor.
Bu şükran gününü Efendimiz, Nezâket-i Muhammedî’si itibariyle “Ben işte bugün insanlığa intikal ettim, bugün bütün gönülleriniz bana dönsün, benimle şen olsun!” dememiştir ama mutlaka bunu tanımamız lazım.
İşte! Bütün müminler Regaip Günü gönüllerinden;
- Fahr-i Kâinat Efendimize salavat-ı şerifeler okuyarak,
- Kur’an okuyarak ve
- Gönülden niyaz ederek
O’nu tanımanın mutluluğunu, O’nun teşrif etmesiyle yüceldiğimizin, dolayısıyla nasıl hayat bulduğumuzun, can bulduğumuzun şükrünü yapmalıyız.
Ve mutlaka bir şükür namazı kılmalıyız.
“Yarabbi, Âlemlerin Fahr-i Ebedîsi Yüce Peygamberimizi bize lütfettiğin için şükür namazı kılmaya niyet ettim.”
diyerek, iki rekât şükür namazı kılmak lâzım ki… Efendimizin gelişini mümin olarak teyit ve tesbit etmiş olalım.
Genel olarak, İslam âleminde ve fertlerde, Efendimize yaklaşım konusunda büyük bir heyecanla sağlam bir duruş sergileyememek, zayıf kaldığımız en temel noktalardan biridir.
Bugün Müslümanların içinde bulunduğu çıkmazın sebebi budur.
Öncelikle, kişi Muhammed (sav) sevgisini öyle derin ve sağlam bir şekilde gönlüne yerleştirmelidir ki, bu sevgiyi bir başkasında gördüğünde, onu kardeşi olarak kabul edebilsin.
Müminler Arasındaki Kardeşlik ve Cemaat Bilinci
Fahr-i Kâinat Efendimiz “Mümin, müminin kardeşidir” diyor[2]. Bu usulen bir emir gibi telâkki ediliyor. Müminler birbirlerine küslük bir tarafa, biraz daha saygılı olmayı ibadet saymışlar.
Fahr-i Kâinat Efendimiz bizlere bir ilâhî sevda hikmetini anlatıyor. Dolayısıyla ben “Mümin, müminin kardeşidir” hadisine bir projektör tutmak istiyorum.
Bir kimse müminse, Fahr-i Kâinat Efendimize sevdalıdır… Başka bir sevdalıyı görünce onu kardeşinden ayırt edemez. Yani âlemlerin Fahr-i Ebedîsi, lütfen tenezzülen insanlığı kurtarmak, insanlığı düştüğü kör kuyudan çıkarmak için yeryüzüne teşrif etmiş, meşakkatler çekmiş ve en sonunda bu yüce eseri[3] meydana getirmiş. Fahr-i Kâinat Efendimize karşı minnet, şükran duygularının yanında, müthiş bir sevgi duyacak ki bu sevgi, fertlerden fertlere kardeşlik şeklinde yansıyacak. İşte! O zaman İslâm cemaati teşekkül eder. Müminlerin cemaat zevki içerisinde, Efendimize sevdada birlik olması lazım gelir.
Bu kandil bir anlamda kardeşliğimizi ihya etmek için bir fırsattır. Eğer gönüllerimizden “Âman Yarabbi! Bugünü sen lütfetmiştin. Fahr-i Kâinatın sırrını Âlem-i İslâm’a yansıtmıştın…” diye büyük bir hazla yaklaşım duyarsa, belki müminler arasındaki cereyan biraz daha artar. Âlemi İslâm’ın da inşallah daha güzel günler görmesine vesile olur.
Regaip Kandili Duaları
Âlem-i İslâm’a yönelik duaları çok derinden yapmak lazım. Âlem-i İslâm’ın perişan hâlini seyredip gerek kendi memleketimizde gerek Dünyada bunu sezerek, bunun acısını duyarak dua etmemiz lazım.
Regaip Kandili, Efendimizin ruhunun Hz. Âmine Annemizin kanalından yeryüzüne intikalidir. Bugünü bazıları hamile kaldığı gün gibi yorumluyor. Hayır! Ruhunun intikalidir.
Şimdi bugünü tes’id[4] edeceksiniz… Neyi tes’id ediyoruz?
Hz. Şeyma’nın Bestesi
Hemen Hz. Şeyma’nın şarkısını hatırlamak lâzım. Bi’seti Muhammedî’nin[5] (yani Kur’an’ın inzal olmaya) başladığı gün aynı saatlerde Allah, Fahr-i Kâinat Efendimizin süt kardeşi olan Hz. Şeyma’ya bir beste ilham etti. Bu beste Efendimizin yeryüzüne tanıtımının Hz. Şeyma kanalından özel bir intişarıydı.
Ne diyordu Hz. Şeyma? “Müjdeler olsun! Açlar, yetimler, kimsesizler, cariyeler, köleler… Müjdeler olsun! Muhammed (sav) geldi!”
O halde, bu müjdenin sırrını yaşayamadıktan sonra, Efendimizin yeryüzüne teşrifinin ilk adımı olan Regaip Kandil’ini kutlamaya nasıl yüzümüz olacak?
Regaip Kandili ne yapılmalı?
- Eğer aramızda mahzun insanlar varsa, Efendimizin yeryüzüne teşrifini kutlamak hakkına sahip değiliz. O mahzun insanlardan hiç olmazsa birkaç tanesine elimizi uzatalım ki, Efendimiz de bizden memnun olsun. Bu birinci şarttır, bunu hiç unutmayalım.
- Efendimizin merhametine, insanlara karşı sonsuz gayretle onları bataktan çıkarma sünnetine riayet ederek… Mümkün olduğu kadar çevremizdeki insanlara Efendimizin teşrifini vesile ederek, İslâmiyet hakkında sıcak birkaç mesaj vermeliyiz.
- Oruç tutabilen kardeşlerimizin oruçlu olmaları çok hoş bir şey.
- Sonra da yatsı namazının sonunda, vitirden evvel Efendimizin yeryüzüne ruhunun intikali dolayısıyla şükür namazı kıldıktan sonra…
- Ayrıca Salavat-ı Şerife okumak, dinlemek, kendini mümkün olduğu kadar Efendimiz’e yaklaştırmak, mümkünse Efendimizin hayatına ait sahifeleri canlı olarak hissedebilmek.
Yani Efendimize şunu söylemeliyiz:
“Sen yeryüzüne büyük bir hikmet olarak, Allah’ın en büyük rahmeti olarak teşrif ettin. İşte bugün ben de ne kadar âciz olursam olayım ne kadar günahkâr olursam olayım… Senin sevdalınım, elimden tut. Şimdiye kadar seni tanıyamadım, sana hizmet edemedim, bana hizmet mecali ver.”
dememiz lâzım. Bunu mutlaka söylemek lâzım.
“Hizmet ettim” diyenler yanılgıdadır. Çünkü Efendimiz Hz. Şeyma’nın söylediği gibi açları, yetimleri, kimsesizleri, köleleri, cariyeleri ihya etmek içindir. Eğer biz mümin ve mü’mine olarak bu büyük hikmetin dalgalarına intikal edemezsek, o zaman müminliğimizi huzuru ilâhîde nasıl göstereceğiz?
Huzuru İlâhî ve Muhammedî Damgası
Huzuru ilâhî denildiği zaman çok tuhaf sürprizler vardır. Herkes huzuru ilâhîde “Şu kadar namazım eksik oldu, şu kadar orucum fazla geldi.” gibi şeyler konuşulacak zannediyor. Bir kere huzuru ilâhîye çıkmak için “Muhammedî’dir” kartı taşıyor olmamız lâzım.
Bu damgayı nasıl taşırız… “Kaç tane yetimi memnun ettik? Kaç tane insanı nefsinin köleliğinden kurtardık?”
Ayet-i kerimede “Fekkü rakabe[6]” diyor. Bir boynu kurtarın ki, ben size “Ehl-i meymene[7]” diyeyim…
İnsanları nefsinin köleliğinden kurtarabilmek, bir yetimin yüzünü güldürebilmek gibi hususiyetleri taşıyacağız ki, o zaman elimizdeki karta Muhammedî yazılmış olsun. Eğer bunu yazdıramazsak perişanlık perişanlık üstüne!
İnşallah bu kartı almayı Allah hepimize nasip etsin.
İçerik no: 7227
Kaynak
Dr. Haluk Nurbaki, “Nur Dolu Geceler” isimli kitabından redakte edilerek yayımlanmıştır.
Dipnot
- [1] Editör Notu: Enbiyâ Suresi, 21:107
- [2] Editor Notu: Sahih Buhari, Mezalim 3. Sahih Müslim, Birr 58
- [3] Editör Notu: Cümlede geçen “Yüce Eser” ifadesi “Mümin, müminin kardeşidir” hadisinde, Hz. Muhammed’in (sav) müminler arasında tesis etmeye çalıştığı kardeşlik hukukunu ve İslam toplumundaki dayanışmayı vurguluyor. Dönemin kabile kavgaları ve bölünmüş toplum yapısı düşünüldüğünde, bu hadisin etkisi çok daha iyi anlaşılmaktadır.
- [4] Editör Notu: “Tes’id” Özellikle tasavvufi bağlamda ruhun ya da duyguların yüceltilmesi gibi anlamlarda, bazı durumlarda bayram gibi özel günlerin tebrik edilmesi anlamında da kullanılır.
- [5] Editör Notu: “Bi’set” Arapça’da “gönderilme, görevlendirilme” anlamına gelir. İslamî bağlamda, Allah’ın bir peygamberi insanlara rehberlik etmesi için görevlendirmesini ifade eder. “Bi’seti Muhammedî” Efendimizin 40 yaşında Hira Mağarası’nda aldığı ilk vahiy ile başlamıştır.
- [6] Editör Notu: Beled Suresi, 12-13. Ayetler
- [7] Editör Notu: Beled Suresi, 17-18. Ayetler