Çağımız, Kuran mucizelerinin ve hikmetlerinin apaçık seyredildiği bir devirdir. Özellikle son yüzyılda yüce kitabımızın fizik, astrofizik ve biyoloji konularındaki emirleri akıllara durgunluk veren bir sırla tüm ilim dünyasına yansımıştır. Daha önemlisi, yüce kitabımızın eskimezlik sırrıdır. Ünlü düşünür [Roger] Garaudy[1] bu gerçeği;
Nurbaki’yi Takip et
“Dünyada her fikir, her söz 50 – 100 sene içinde eskiyip değerini yitirmeye mahkûmdur. Bunun tek istisnası Kuran’dır. Eskimediği gibi aksine her geçen gün daha anlaşılır hâle gelmekte, âdeta gençleşmektedir.” sözleri ile ifade edip, Müslüman olmuştur.
Bir kimse Kuran’ın Allah tarafından gönderildiğine tereddütsüz inanırsa, o kimse Müslümandır. Kuran’ın emir ve hükümlerine uymada hataları, eksikleri olsa da bu imanı koruyan Müslümandır. Ancak Müslümanlık inancını paylaştıktan sonra hiç kimse Kuran ayetlerinin her birinin ilahi hikmet sırrı taşıdığını görmezlikten gelemez.
Hiç kimse Kuran’a ve imana zorlanamaz!
Yine hiç kimse zorla veya hatır için Kuran’a, imana zorlanamaz. Bugün için yeryüzünde yaşayan insanlar yaşam zorluklarını sağlamanın yolunu iki tarzdan birini seçerek yürütüyorlar.
- Sırtlan gibi yaşamayı seçenler. Yalnız kendini düşünerek çıkar kavgalarının tüm çirkinliklerini paylaşanlar.
- Yeryüzündeki hayatı Allah’a karşı sorumluluk duyarak, mutlak bir sevgi hedefi ile merhamet ve cesareti birlikte yürütme sanatına sahip olanlar.
İşte Kuran, bu ikinci yolu seçenlere hedef tayin etmektedir. Sırtlanvari yaşamayı seçenler, elbette Kuran’ı anlamak istemeyecek, cüce akılları ile onun hükümlerine karşı çelişkiye düşeceklerdir.
Bu gerçeklerin en bariz örneği faiz sorunudur. Kuran’ın faizi yasaklayan emri karşısında:
“Bu çağda faizsiz ekonomi olmaz.” diyenler kendi açılarından bir gerçeği savunuyorlar. Sırtlan yasalarına uyarsanız elbette faizsiz ekonomi olmaz.
Kuran ekonomisi bir bütündür
Fakat Kuran’ın kendi ekonomisi bir bütündür. O bütün içinde faize yer bulamazsınız!
Kuran,
- Meşru kazancı, bitmez bir çalışma ve hizmet anlayışı içinde emretmektedir.
- Hatta tüm dinlerde bir gün olan hafta tatilini yarım gün olarak sınırlamıştır.
- Kuran, emirleri içinde yüzden fazla ayet de zekâtı emrederek dolaylı olarak zenginliği hedef göstermiştir.
- Zinde bir ekonomik yapının en büyük mikrobu olan israfı yasaklamıştır. Ancak kazanmayı ve zenginliği insanın kendisi için değil, topluma hizmet, olmayana yardım kanalına yöneltmiştir.
Kuran’ın yüceliğine bakın ki yaşam kavgasını kavga olmaktan çıkarmış, ibadet ve sevgi sırrı içinde ahlâk tarzı hâline getirmiştir.
Cennet ciğeri
Kuran’ı anlamamakta ısrar edenler, dünyanın sırtlan tarzı ekonomi ile içine düştüğü çıkmazı, kavgaları görmezlikten gelmektedirler.
Kuran, getirdiği hükümlerle evrenin nazlı varlığı insanı kavgadan çıkarıp sevgi mekânına dâvet ediyor. Aksi takdirde evrenin en şahane mekânı cennette yaşamaya layık varlık olamazsınız.
Yeryüzünde merhamet ve sevgi ahlâkını kazanamayan insanın cennet mekânında soluk alma şansı yoktur. Bir başka tanımla; arz atmosferinde yaşamak için nasıl bir akciğere ihtiyaç varsa, cennet mekânında yaşayabilmek için kesinlikle merhamet, cesaret, sevgiden kurulu bir manevi ciğere ihtiyaç vardır. Bu ciğer dünyada kazanılır!
İşte birçoklarının anlamak istemediği gerçek budur. Kuran’ın her emrinde, bu manevi ciğerin kazanılma sırrı yatar.
Mahşer günü büyük soru
Günümüzde Kuran’ın bu muhteşem güzelliğine yaklaşamayanlar için mesuliyet büsbütün ağırdır. Çünkü Allah, bu çağda yaşayan insanlara mahşer günü şu soruyu soracaktır:

“Benim sevgilim Muhammed (s.a.v.)’e gönderdiğim kitapta Karadeliklerden evrenin genişlemesine, manyetik eylem boyutundan kuasarlara kadar astrofizik yasaları, Nobel kazanan Parite teorisini, petrolün teşekkülünden, anne karnında embriyonun (cenin) geçirdiği en ilginç safhaları, atomun en net tanımından, atom altı parçacıklardaki programlara kadar her türlü ilmî gerçekleri göreceksiniz de… Sonra, O’nun sizin ahlâkınız üzerine koyduğu emirleri nasıl tartışmaya kalkarsınız?”
Hiç düşünmediniz mi? 14 asır önce gönderilen bir kitapta çağımızın en net bilgileri bulunur da bu kitabın İlahî Kitap olduğu tartışılabilir mi?
Evet, mesele Kuran’ın hak kitap olduğuna inanıp inanmamakta değil, onun hükümlerinin çok sağlıklı olduğunu bildiği halde gösterdiği ahlâkî hedeflerden kaçma sorunudur.
Ne mutlu milletimize ki bin yıldır bu Yüce Kitaba inanmış, elinden geldiğince emirlerini uygulamış ve de tarihi boyunca onu savunmuştur. Çağın ve dünyanın koşulları ne olursa olsun, onu savunmaya devam edecektir. Hele “Duhâ Çağı” dediğimiz Kuran’ın nurunun ilim dünyasını aydınlattığı günümüzde, bu kutsal ibadeti gönlünün tüm teslimiyeti ile yerine getirecektir.
Kuran’a karşı çılgın nefret
Yeryüzünün içine girdiği çıkmaz sokakta temel sorun insanın manevi değerlere sahip çıkma ya da görmezlikten gelme sorunudur. Dikkat ederseniz dünyadaki dev kavganın nedeni de budur.
Marksizm insanlığa karşı öyle ağır bir cinayet işlemiştir ki, çekip gittiği halde açtığı yaraların ıstırabı bir türlü bitmiyor.
İnanca karşı, Kuran’a karşı çılgın bir nefrete düşenler gerçekte insanlığa karşı bir ihanetin temsilcileridir. Bunlar hâlâ ateizm yaşıyor, Marksizm dirilecek sananlardır. Çünkü kendilerine çeşitli yaftalar yakıştırarak sağa sola akıl öğretmek, topluma istikamet vermek gayreti içindedirler!

19. asırda ilme bulaşan şer büyüsü söndü! Bu oyunun bir benzeri Hz. Musa (a.s.) devrinde yaşandı. O zamanın ilim temsilcileri büyücü yaftası ile Hz. Musa’nın karşısına çıktılar ve Hz. Musa’nın asası büyücülerin ejderlerini yutuverdi. Tüm büyücüler (o zamanın bilim temsilcileri) Allah’a teslim oldular.
Asây-ı Muhammedî büyüyü bozdu
Aynı oyun 19. yüzyılda oynandı ve ilme bir büyü bulaştı: Marksizm ve evrim. Bu kez mana sahnesinde Asây-ı Muhammedî (s.a.v.) büyüyü bozdu. 70 yıllık süre sonunda ateizm ve Marksizm birlikte yıkıldı ve gerçek bilim adamı Kuran’ı tanıdı. Farkında bile olmadan ayakta uyuyan Kuran karşıtları çok yakın zamanda bunu fark edeceklerdir.
Kuran, Hay (dirilik) sırrına sahiptir. Onun varlığı yalnız insan hayatının değil tüm evrenlerin dirilik sırrıdır. Ona rağmen ne galaksiler güç bulabilir ne ışınlar raks edebilir ne de atomlar! Değil ki, cüce fikirler!..
İçerik no: 5719
Kaynak: Dr. Haluk Nurbaki, Gazete Yazıları
Dipnot:
[1] Roger Garaudy (17 Temmuz 1913, Marsilya – 13 Haziran 2012, Paris), Fransız düşünür ve yazardır. Emekliliği sırasında pek çok akademik eser yayımlayan Garaudy, 1982 yılında Müslüman olmuştur. Garaudy, zenginliği halkın bütün kesimlerine yaymanın yolunun ancak zekât yoluyla olacağını savunmuştur. Bkz. http://kaynak.info.tr/roger-garaudy