Fiziğin şaşmaz yasalarından biri, cisimlerin ısı ile yoğunluğunun (moleküler sıklığının) azalmasıdır.

Basit bir deyimle moleküller üşüdükçe molekül hareketleri azalır; ısındıkça molekül hareketleri artar. Moleküller birbirinden uzaklaşınca yoğunluk azalır. Tabii modern fizikte ayrıntılar vardır.

Su da bu yasaya uyması gerekli bir cisimdir. Donunca; buz sudan ağır olacak, denizler buzla dolacakti, imkansız hale gelecekti.

Hayatı tesadüfün kör yasaları yaratmış değildi ki böyle olsun.

Su donunca hafifledi, buz yüzdü ve deniz dibi de, dolayısıyle dünyamız da hayat imkanı buldu. Olay bu kadar ile kalsa bazı yorumlar yapmak isteyenler çıkacaktı.



Ne var ki su ve ısı ilgileri birkaç istisna daha tanıdı. Yalnız +4 derecedeki su daha ağırdı, buz hafif ve sonra yine diğer dereceler de su yasalarına uydu.

Yani 18 derecedeki su 19’dan daha ağır oldu. Fakat önemli olan +4 derecedeki suyun en ağır olması, deniz diplerinde doyumsuz hayat tabloları, bahçeler, renk renk balıklar, şaheser tabloları yarattı.

Çünkü ‘ın dileği böyle idi.


Alıntı: Tek Nur