Maddî varlıklar gerek cisim gerekse enerji halindeki, görünüşlerinde, kökleri tek olan kuvant dediğimiz dalgalardan meydana gelir. Biz onları, en küçük dünyalarında atom birliği en büyük dünyalarında ise yıldızlar olarak tanırız.
Nurbaki’yi Takip et
Enerjinin ve maddenin sık sık birbirine dönebilmeleri veya şekil değişikliğine uğraması, ona sonlu bir görünüş vermiştir.
Zaman dediğimiz esrarengiz ölçü içinde bu maddî varlıkların ölümleri, yok olmaları, dirilmeleri ve tekrar var olmaları birbirini kovalar durur. İlim uzun yıllar boyunca, yıldızlar ve atomlar konusunda bir takım sathî bilgilere takılı kaldı. Bu yüzden de maddenin her şey olduğuna ve madde dışında bir şey olamayacağına o kadar saplanıldı ki, düşünürlerin mefhum kargaşası içinde akıl almaz doktrin çatışmaları doğdu.
İkinci Cihan harbinden sonra, önce atom konusundaki bilgiler sonra da yıldızlar ve zaman konusundaki bilgiler derinlemesine gelişti. Maddenin gerçeği daha iyi anlaşılarak, madde ötesinin pencereleri aralandı.
Bu geniş bilgiler denizinden, yıldızların ölümü ile ilgili çok enteresan bazı noktaları aktarmak istiyorum.
Yıldızların Ölümü
En yeni gözlemlere göre yıldızların ölümü büyüklüklerine göre üç tarzda gelişmektedir. Bu, yıldızın büyüklüğü ne olursa olsun aktif enerjilerinin tükenmesinden doğmaktadır. Bir yıldız uzayda bulunduğu noktada, belli manyetik ve ışık tesirleriyle aktif bir enerji kazanır.
Bu enerji o yıldızların atomlarına belli hareketler sağlayarak, bir anlamda maddî bir canlılık verir. Dünyamızı örnek alırsak… Güneşin enerjisi, dünyamızdaki molekülleri hareketlendirerek bir dizi enerji olaylarına (değişmelere) mekân vermektedir.
Bir an için güneşin tesirinden ayrılsak ve uzayın bu noktasında başka bir enerji kaynağı bulamasak… Bütün molekül ve atomların hareketleri durur ve atomlar, aralarındaki cazibenin tesiriyle üst üste yığılırdı.
İşte! Yıldızlarda ölüm bu temel fizik kaideden gelişir. Yıldızlarda enerji tükenince atomlar üst üste yığılır ve yıldızlar süratle büzüşerek, küçülürler. Bu büzüşüp küçülme, şiddetle ilerleyerek yıldızın binlerce defa küçülmesine sebep olmaktadır.
Ancak yıldızın cazibe kudreti değişmemekte ve yoğunluğu akıl almaz ölçüde artmaktadır.
Bu daha çok küçük yıldızlarda görülen bir ölüm tarzıdır ki, madde konusundaki tabii bir sonuç sayılabilir. Ancak daha büyük yıldızlarda ikinci tarz bir ölüm meydana gelmektedir.
Pulsar
Üst üste binen atom çekirdekleri birbirlerine yaklaşarak cazibelerini arttırdıkça, çekirdekte bulunan protonlar rahatsız olmakta ve pozitron yayarak yıldız çekirdeği tamamıyla nötron yığını haline gelmektedir. Bu olay sırasında çeşitli dalgalar çıkar ve bu dalgalar belli aralıklarla yayılır. Mesela 1, 2 saniyede devamlı dalga yayan böyle bir nötron yıldızı, nabız gibi atmaktadır.
PULSAR dediğimiz bu olay “Ölmüş bir yıldızın çarpan kalbi” olarak tarif edilmektedir. Yıldız, enerjisi tükenmiş, atomları durmuş, çekirdek haline gelmiş… Çekirdekler ise vasfını kaybederek nötron yığını haline dönmüştür. Ama bu yıldız bir kalp gibi muntazam aralıklarla radyo dalgalarına benzer dalgalar salmakta ve bir kalp gibi atmaktadır.
İşin asıl ilgi çekici yanı, daha büyük yıldızların üçüncü tarz ölümündedir. Bu ölüm şöyle gelişmektedir.
Pulsar haline gelen nötron yığınlarından ibaret olan yıldız, bir süre sonra, nötronların bir arada bulunuşundan doğan korkunç cazibeden ibaret kalmaktadır. Artık bu noktada ne nötron vardır ne de yıldız. Bu gibi yıldızların yerinde meydana gelen Karadelikler (Black Holes), kâinattaki maddî varlıklar için korkunç bir tehlike teşkil etmektedir.
Karadelikler zaman tüneli mi?
Çünkü Karadeliklerin yakınından geçen yıldızlar, bu delikler tarafından yutulmaktadır. Bu olaydan sonra delik büyümekte, ışın ve yıldız tamamen yok olmaktadır. Bu hadisenin insan aklını durduran diğer bir yönü de bu deliklerin çevresinde “zamanın yok oluşudur”.
Zaman bu deliklerden uzak olan yerlerde daha uzun ve yavaşken, deliklere yaklaştıkça hızlanıp, kısalmakta ve deliğe geldiği zaman, kesinlikle yok olmaktadır. Bu olaylar Einstein ve Koziref’in zaman teorileriyle bağdaşmaktadır. Uzayın bazı yerlerinde zamanın hızlı akışı da bu deliklerin varlığı ile yorumlanmaktadır.
Böylelikle “Madde yok olmaz, olsa olsa enerjiye döner” şeklindeki iddialar da tıpkı ışınlar ve yıldızlar gibi Karadeliklerin önünde adeta yok olmuşlardır.
Peki, bu esrarlı Karadeliklerin kâinattaki yeri nedir? Acaba madde esrarengiz cazibe gücüne dönerek, mekânı terk etmekte midir? Acaba bu delikler bazı ilim adamlarının iddia ettiği gibi bir zaman tüneli midir?
Önemli olan nokta, yıldızların ölüm tarzındaki bu esrarengiz olayın “madde her şeydir” görüşüne indirdiği öldürücü darbedir.
Yüce sanatkârın takdir kompüterindeki esrarengiz hayatları ölümle sona eren yıldızlar, bizlere Rabbimizin mutlak varlığı yanında maddenin her şey olmadığını ve maddeden başka çok değişik gerçeklerin bulunduğunu fısıldıyorlar.
Kaynak: Dr. Haluk Nurbaki, Dergi Yazıları