Sure-i Yusuf’un Yorumu

Çağın gerisinde kalmış düşüncelerini âyetlere yorum tarzında eklemek, tefsirleri büyük çıkmazlara sokmuştur. Kur’an-ı Kerim’deki her sözün ve dizilişin, yani âyetlerin birbirini takibinin mutlaka önemli bir hikmeti vardır. Hakikatte âyetler birbirinin yorumunu yapar. Bu gerçek, çoğu zaman gözden kaçtığı için insanlar boş yere Kuran’ı kendi bilgilerine göre yorumlamaya çalışırlar. Sırası geldikçe tefsir ve çeviri ilmine ait incelikleri açıklamaya devam edeceğim. Niyazımız Fahr-i Kâinat Efendimizin rızasıdır.

  • Sayfa Sayısı: 104
  • En/Boy: 13,5 x 19,5 (cm)
  • Kağıt: 2. Hamur
Stok kodu: 9789753811620 Kategoriler: Etiketler: , , ,

Açıklama

Sure-i Yusuf’un Yorumu – Önsöz

Günümüzde hemen herkes gerçekleri öğrenmek için büyük bir heves içindedir. Bu yüzden okumaya karşı eğilim çok artmıştır. Uzun yıllar madde çarkı içinde ezilen insanoğlu yaratılışındaki gerçekleri öğrenmek, güzeli bulmak için çırpınmaktadır, özellikle dinî konular toplumun her katında büyük ilgi görmektedir. Ne yazık ki bu ilgiye lâyık çalışma ve araştırmalar kesinlikle yetersizdir. Hatta çoğu kez eksik ve hatalarla doludur. Yüce İslâm Dini’ni merak eden hemen herkes Kur’an’ın getirdiği büyük mesajları kendi dilinden öğrenmek istemektedir.

Gerek Arapça’nın çok büyük bir lisan olması, gerekse Allah sözlerinin bin bir hikmetle dolu bulunması, şüphesiz ki Kur’an’ın çevirilerini tatmin edici olmaktan uzak kılmıştır. Bu eksikliği telâfi etmek için başvurulan yorumlar ise; hem çok uzun ve ayrıntılı olmaları nedeniyle tetkiki güçleştirmiş, hem de çok eski yıllara ait saygıdeğer bilim adamlarının kanaatlarını içermesi nedeniyle çağımız insanına hitap edememiştir.

Dört yıllık bir süre içinde hazırlayıp yorumunu yaptığımız «Kur’an-ı Kerîm’den Âyetler ve İlmi Gerçekler» serimiz okuyucumuz tarafından çok tutulmuş, diğer sûreleri de yorumlamamız istenmiştir.

Şüphesiz ki Kur’an’ın tümünü yorumlamamız bizi çok aşmaktadır. Ancak çok önemli gördüğümüz Amme Cüz’ü’nden 37 sûre ile, Sûre-i Yûsuf, Sûre-i Yasin, Bakara Sûresi (ilk yedi âyet) ve Fussilet – Müddessir Sûrelerini yorumlamayı ve yayınlamayı kaçınılmaz bir emrivaki gördüm.

Kur’an-ı Kerim’in yorumlanmasındaki temel ilkeler

Şüphesiz ki Kur’an-ı Kerim’in çeviri ve yorumlarının değişmez bir takım ilkeleri vardır. Ne çare ki günümüz çeviri ve yorumlarında bu ilkelere gereğince uyulmadığı aşikârdır. Kur’an-ı Kerim’in yorumlanmasındaki temel ilkeleri bir defa hatırlatmak istiyorum:



  • 1. Kur’an-ı Kerim Allah kelâmıdır. Bu yüzden onda her hangi bir eksik ya da aksaklık aramak kesinlikle bütün evreni İnkâr etmek kadar abestir. «Kur’an Mucizeleri» kitabımızı okuyanlar bu gerçeği çok açık olarak kavramışlardır.
  • 2. Kur’an-ı Kerim’deki her sözün ve dizilişin, yani âyetlerin birbirini takibinin mutlaka önemli bir hikmeti vardır. Hakikatte âyetler birbirinin yorumunu yapar. Bu gerçek, çoğu zaman gözden kaçtığı için insanlar boş yere Kuran’ı kendi bilgilerine göre yorumlamaya çalışırlar.

İslâm düşünürlerinin tanımlamalarına büyük ihtiyaç var.

Şüphesiz, âyetlerin yorumlarında başta hadisler olmak üzere, İslâm düşünürlerinin tanımlamalarına da büyük ihtiyaç vardır. Yine Arap dili etimolojisi birçok âyetin yorumunda çözümler getirebilmektedir. Ne var ki, çağın geride kalmış düşüncelerini âyetlere yorum tarzında eklemek, tefsirleri büyük çıkmazlara sokmuştur.

  • 3. Kur’an âyetlerinin mânâsı dıştan içe doğru bir goncanın yapraklan gibi kat kattır. Yani en dışta bir zahiri mânâ (dış), ondan sonra da iç içe enfüsî (derinlerdeki) mânâ vardır. Bu yüzden âyetler yorumlanırken dış mânâ verildikten sonra bu enfüsî mânâlar da delilleri ile birlikte zikredilmelidir.
  • 4. Kuran’da geçen bir kelime mutlaka karşılığı aranarak tercümeye zorlanmamalı, o kelime korunarak yorum kısmında anlatılmaya çalışılmalıdır. Aksi takdirde âyetin ve kelimenin mânâsını büyük yanlışlar içinde nakletmiş oluruz. Buna örnek olarak pek yaygın olan «Rahman» kelimesinin Türkçe’ye çevirme çabasını verebiliriz. «Rahman» ilâhî bir sıfattır. Bir hadisle de yorumlandığı gibi üç temel mânâyı birlikte taşır: Kudret, sevgi, merhamet. Bu üçü birlikte olduğu takdirde Rahman sıfatına az çok yaklaşım sağlar. Fakat «Rahman» kelimesini temel rayından çıkartarak «merhamet» diye çevirdiniz mi âyetteki bütün özelliği kaybedersiniz. Zira bütün maddesel olaylar bile Rahman sıfatının yansıması altındadır Bu durumda yalnız «merhamet» kelimesi ile galaksilerdeki «Rahman» tecellisini nasıl açıklarsınız.
  • 5. Âyetlerde geçen birçok kesin emir tarzları vardır. Bunlar, âyetler yorumlanırken çok daha ciddi araştırmamıza ve yorumda titiz davranmamıza işarettir. Meselâ kasemler, «Akledenler için bu âyette hikmetler vardır» gibi emirler, o âyetin çok daha derinlemesine araştırılmasını gerektirmektedir. Aynı şekilde, bu âyetlerde gramer açısından görülen şaşırtıcı kavramları titizlikle yorumlamak gerekir. Meselâ: Cenab-ı Hak geleceğe ait bir olayı anlatırken, şimdiki zaman fiilini kullanarak, o olayın olmuş gibi kesin olduğunu beyan eder. Bu âyetler tercüme edilirken âdet yerini bulsun ya da gramere uysun diye gelecek zaman fiiliyle tercüme ettiğimiz takdirde emr-i ilâhinin bütün hikmetini kaybetmiş oluruz.
  • 6. Yine Kur’an-ı Kerim çeviri ve yorumlarında çok önemli bir nokta, kelimelerin ilk nazarda yadırganma özelliğindeki hikmetlerdir. Cenab-ı Hah bir konuya dikkatimizi çekmek istiyorsa, âyet içerisinde ilk nazarda anlaşılması güç bir kelime kullanır. İşte bu tarz kelimeler, çok büyük hikmet olan ilmî inceliklerin anahtarıdır.

Özellikle namaz sûrelerinde bu tarz kelimeleri derinlemesine inceleyeceğiz. Bilhassa ilmî hikmet içeren âyetlerde böyle kelimeler seçilmiştir. Bunun pek çok örneğini «Kur’an Mûcizeleri»’nde verdim.

Bu inceliği sezemediğimizden dolayıdır ki; İslâm dünyasında ilme yaklaşım gecikmiştir. Meselâ: «Biz arzı deve kuşu yumurtası biçimine soktuk» âyet-i kerîmesi, on dört asır önce bu kelime üzerinde durulmadiği için arzın yuvarlaklığı çabucak anlaşılamamıştır. Yine, «ibret alınacak en güzel kıssa» anlamına gelen «Ahsenü’l-kasas» tabiri üzerinde durulmadığı için, insanın akıl almaz özelliklerini ve sırlarını açıklayan Sûre-i Yûsuf bir türlü anlaşılamamış; basit bir peygamber hikâyesi sanılarak zihinlerde masallaştırılmıştır.

Bu kırk sûrenin yorumunda sırası geldikçe tefsir ve çeviri ilmine ait incelikleri açıklamaya devam edeceğim. Bu serinin ilk kitabı olarak Sûre-i Yûsufun yorumunu arz ediyorum. Niyazımız Fahr-i Kâinat Efendimizin rızasıdır.



Close
error: Site içeriği telif hakları kapsamındadır!