Özellikle evreni merak etmek, yaratılışı merak etmek, nasıl yaratıldığını merak etmek ve evrende, bu sonsuz mekânda kendinin yerini düşünmek insanın vazgeçilmez bir tutkusu. Bu tutku, bu kadar uzak mesafelerdeki bilmediğiniz bu dünyalarda varlıklar var mıdır yok mudur? Bir ön yargıyla söyleyebiliriz ki insana has bir tutku.
Açılış Selamımız ve niyazımız bütün Kerbela şehitlerine, selamımız ve niyazımız mananın akıl almaz sırrını taşıyan yücelere, yine selamımız hepinize ki gönüllerinizde Ehlibeyt sevgisiyle buraya teşrif ettiniz. Allah hepinizden razı olsun. Mana ilimlerinde anlatılması, tanıtılması en güç hadise Hz. Hüseyin’dir. Çünkü...
Okusana! Öğrenseydin sağa sola sormayacaktın! Bana soracaktın, benden isteyecektin, ben de tecellimle halledecektim diyor Allah, bu âyet-i kerîmesinde. Peki, Allah’tan nasıl istenir? Allah’a nasıl sorulur? Hangi telefon numarasını çevireceğiz?
Haysiyetli insan, insan olduğunu bilen insandır. İnsan olduğunu bilen insan Allah’a inanan insandır, Allah diyen insandır. Çünkü bir insan Allah demesini öğrenmedikçe ahlâklı olmaz.
Berzah âlemi, bizi zaman düzlemi içerisinde kıyametten bir saat öncesine götürür. Hangi devirde ölürse ölsün, bütün müminler “ehl-i meymene” dediğimiz...
Ey İslamlar! Şaşkınlık etmeyiniz. Bakınız, Hz. Yusuf, babasının gözünü açarken, kardeşlerinin menfi huylarını düze çevirirken bir şeyden yararlandı… İslam oldu. Bûy-u Muhammedi’yi kokladı. “Siz niye bu fırsatı kaçırıyorsunuz” diyor Allah! Sure-i Yusuf’un temelindeki mana budur. Siz niçin kör gönüllerinizi açmıyorsunuz?...
Bu âyetin ilmî yorumu fevkalade önemlidir. Şimdi bu ilmî yorumun yanında başka bir [bu âyetin enfüsî mânâsında, yani içimize verdiği mesajda ayrı bir] hikmet vardır. “Ben semâlara ayrı ayrı makamlar, terfiler, kıymetler, dereceler takdim ettim, her birisine ayrı nizam yarattım.” dediği zaman...
Allah Sure-i Yusuf’u okuyana [zımnen] diyor ki; “Ey insanoğlu! Sen şimdiye kadar insanı maddeden ibaret saydın. Gömleği önden yırtıldı, arkadan yırtıldı. Hapse girdi. Şarapçı geldi, şarapçı gitti. Kıtlık oldu. Mısır Sultanı buldu… Bunların hepsi insanın hayatındaki maddesel öyküdür. Bir yere...
Mizan ayrı bir olaydır; tartma, gram ayrı bir olaydır. Tabii hepsi de ölçü birimi olduğu için birbirlerine benzer görünür. Ne yazık ki bizim müfessir ve çeviri yazarlarımızda böyle bir kavram yok.