İlahi nimet ağır yüktür!
zihinlerde ve bedende orucun sırrı biliyorsunuz belli bir süre sabır sporu yapmak gibi görülmektedir. Tabii bunun namütenahi tıbbi faydaları vardır ama gönül konusunda bunları söylemek istemiyorum. – İlahi nimet
Konu
zihinlerde ve bedende orucun sırrı biliyorsunuz belli bir süre sabır sporu yapmak gibi görülmektedir. Tabii bunun namütenahi tıbbi faydaları vardır ama gönül konusunda bunları söylemek istemiyorum. – İlahi nimet
“İta” efendim “vermek”… “Kendisinden bir şeyler vermek” demek. Şimdi, Cenabıhakk’ın yüce kitabında infaktan sonra itayı zikretmesi ayrı bir özellik taşıyor. Bu şu demektir: mesela siz zekâtınızı verdiniz. İnfak faslında sadaka tarzında (tabii bu sadakanın da çok haysiyetli olması lazım) yardımlarınızı…
İslamiyet’in temel emri iki tane vazgeçilmez noktada birleşiyor. Yani varlığını ve kendinde mevcut ilahi nimetleri başkalarıyla paylaşmayan insan hiç boşu boşuna “İslam’ım” diye gezmesin.
Bir defa Fahri Kâinat Efendimizin çağında kadınlara karşı tavrı çok önemli… İslamiyet’te bunlar yokmuş gibi kendi geleneksel taassuplarını yaşatmak istemişler
Yüce Peygamberimizin hanımefendilere getirdiği ilk hürriyet: “Rızası olmadan evlendirilmeme” ilkesidir. (İslam’da kadın)
Yüce kitabımızda önemle üzerine basa basa insanların inançlı ve inançsız olanlarını ayırırken bunu kalp (gönül) açısından değerlendirir.
Gerçeği yanlışlara hiçbir zaman tercih etmeyeceğiz… Hiçbir zalime boyun eğmemektir, ondan sonra hiçbir kâfire riyâ göstermemektir.
İslâmiyet’in başlangıçta “İçki yasaktır.” diye kökünden kesip atmadığını bazıları, “Efendim işte alıştırsın.” diye… Allah’ın korkusu vardı dört tane Arap’ı alıştırmak için, öyle mi? İçki neden yasak?
Mademki İslâmiyet zekâtı farz kılmıştır; zekâtın farz olması zenginliği teşvik yasasıdır. Allah size “İbadetinizin bir tanesi ancak zengin olmak ile mümkündür, öyleyse zengin olun.” diyor.
Adama, ben senle konuşmuyorum, niye? Senin karının başı açık. Vah vah sen hiç suç işlemiyorsun çünkü. Akşama kadar oturup dedikodu yapıyorsun, dedikodu yapanı cehenneme sokarım diye âyet-i kerîme var.