“Gerçek mürşid nasıl bulunur?” başlığı altında hazırlanan bu içerik, Haluk Nurbaki’ye göre mürşidlik makamı ile velayet kavramı arasındaki farkları ortaya koyar. Mürşidin yalnızca dış görünüş ya da popülerlikle değil; ilim, nefs terbiyesi ve mânâ ile kurduğu ilişki üzerinden tanınması gerektiği vurgulanmaktadır.
Nurbaki’yi Takip et
Bu içerik, Haluk Nurbaki’nin yayımlanmış eserlerinden alınan doğrudan alıntılar ve açıklayıcı geçişlerle yapılandırılmıştır.
1. Her mürşid velî değildir ama ilmiyle aydınlatandır
Haluk Nurbaki’ye göre bir kişinin mürşidlik makamına ulaşması için velî olması şart değildir. Mürşid, esasen irşad edendir. Halk arasında velî ile mürşid kavramlarının karıştırılması bu nedenle sık görülür:
“Mürşid, irşâd eden, aydınlığa çıkaran demektir. Aydınlığa çıkarır ama, velî olmayabilir. Kur’an eğitimini, İslâmî ilkeleri, insanların yaşayışlarındaki hataları çok iyi bilir. Bunları tatlı dille tashih etmenin usullerini de çok iyi bilir. Bu bir mürşiddir, ama mutlaka velî olması şart değildir.” (Velîler Deryasından Katreler)
Bu noktada gerçek mürşidi arayan kişinin, öncelikle velîlik karizmasına değil, ilim ve irşad ehliyetine dikkat etmesi gerektiği vurgulanır. Zira halk arasında velî diye bilinen biri, bazen mürşidlik görevi yapmaz; bazı mürşidler ise velî olmayabilir.
2. Herkes gerçek velîyi tanıyamaz
Gerçek mürşid arayışında insanlar genellikle “tanınmış” isimlere yönelir ancak Haluk Nurbaki bu konuda önemli bir uyarıda bulunur:
“Cenâb-ı Hakk, Hızır Aleyhisselam’a: ‘Benim üç çeşit velîm vardır. Bir tanesini ben bilirim, velîm bilir, halk da bilir… Bir kısım velîler vardır onu halk bilmez, ben bilirim, kendisi bilir. Bir kısım da velîler vardır ki, ne halk bilir, ne kendisi bilir, sadece ben bilirim’ der.” (Velîler Deryasından Katreler)
Bu tanımlama, mürşidlik gibi görünürdeki makamların ötesinde sır olan velayet düzeylerinin olduğunu gösterir. Gerçek mürşidi arayanın dış görünüşle değil, kendisine hitap eden, ruhunu doğrulayan bir kaynağı sezgisel olarak fark etmesi gerekir.
3. Velî, nefs terbiyesinde ustalaşmış, mânâya açılan kimsedir
Gerçek mürşidi tanımak için mânâ ehliyeti kavranmalıdır. Nurbaki bu tür mürşidlerin kalbiyle mana âleminden bilgi alışverişi yapabilen kişiler olduğunu söyler:
“Velilik demek mânâ âlemine yansımak demektir. Yani madde çemberinin içinde yaşayarak, mânâ âleminden alışveriş yapabilen insan demektir… Bu bir doğuş meselesidir, Cenâb-ı Hakk’ın kalbe yansıttığı bir rakstır.” (Velîler Deryasından Katreler)
Gerçek mürşid, sadece kitap bilgisi değil, kalp bilgisi taşıyan kişidir. Onun sözleri değil, hali öğretir. O yüzden mürşid seçiminde referans kitaplardan çok, iç dünyaya olan etkisi dikkate alınmalıdır.
4. Mürşidlik makamı, cemaat önderliği değil; kalp eğiticiliğidir
Nurbaki’ye göre her velî halkın içinde görünmez. Bazıları kendini dahi bilmez. Bu sebeple, mürşidlik sadece tekkelerde, cemaatlerde aranacak bir vasıf değildir:
“Bir kısım velîler vardır ki, ne halk bilir, ne kendisi bilir, sadece ben bilirim.” (Velîler Deryasından Katreler)
Bu ifade, bazen mürşidliğin dışa vurulmayan, hizmetle gizlenen bir hal olduğunu izah etmektedir. Yani gerçek mürşidi bulmak; popülerliği, şöhreti, kalabalığı değil; hakikati sezmekle mümkündür.
Moderatör:
Haluk Nurbaki’ye göre gerçek mürşid, cemaatin önünde duran biri değil; ilim ve mânâyı aynı potada eritebilmiş kalp rehberidir. O, kendi hâliyle mânâyı yansıtır ve muhatabını görünenden öteye yönlendirir. Kur’an ve sünnet çizgisinde, insanı hakikate irşad eden, nefsi eğiten, mânâyı sezdiren kişidir. Gerçek mürşid görünür olmayabilir ama hissedilir. Bu nedenle mürşid arayışında göz değil, gönül esas alınmalıdır. Onu bulmak görerek veya tabî olanların sözleriyle değil, kalple tanımakla mümkündür.