İnfak yolu: Allah’ın verdiği temsilcilik sırrı
Herkes kendisini evliya veya peygamber vekili ilan edebilir. Ama infak etmediklerini ortaya çıkarırsanız sahteliklerini yüzlerine vurabilirsiniz.
Konu
Herkes kendisini evliya veya peygamber vekili ilan edebilir. Ama infak etmediklerini ortaya çıkarırsanız sahteliklerini yüzlerine vurabilirsiniz.
Özellikle evreni merak etmek, yaratılışı merak etmek, nasıl yaratıldığını merak etmek ve evrende, bu sonsuz mekânda kendinin yerini düşünmek insanın vazgeçilmez bir tutkusu. Bu tutku, bu kadar uzak mesafelerdeki bilmediğiniz bu dünyalarda varlıklar var mıdır yok mudur? Bir ön yargıyla söyleyebiliriz ki insana has bir tutku.
Gönül gücüne inanmak şüphesiz ki İslamiyet’e inanmanın bir parçasıdır. Çünkü Yüce Kitabımızda fevkalade önemli pek çok ayet gönül gücünün evrende en önemli hadiseleri hissettirir biçimde etkilediğini beyan etmektedir.
Gönül gücü bir anlamda Kur’an’ın gücü, bir anlamda Allah’ın sevgilisinin gücü… Hepsi derli toplu olarak ilahi aşkın gücüdür. Gönül bir aşk merkezi olduğuna göre; aşkın gücünü temsil etmektedir.
Açılış Selamımız ve niyazımız bütün Kerbela şehitlerine, selamımız ve niyazımız mananın akıl almaz sırrını taşıyan yücelere, yine selamımız hepinize ki gönüllerinizde Ehlibeyt sevgisiyle buraya teşrif ettiniz. Allah hepinizden razı olsun. Mana ilimlerinde anlatılması, tanıtılması en güç hadise Hz. Hüseyin’dir. Çünkü…
Mürşidim Faik Saraç beni Çifte Sultanlar’a götürmüş ve İstanbul’un gönül sırrıyla tanıştırmıştı.
Bu bahçede, Fahri Kâinat Efendimizin gönül incileri ve Hz. Hüseyin Efendimizin sevgili kızları yatıyordu.
Uzun yıllar İslamiyet’in sonsuz hikmetlerle süslü binasını anlayamamakta sanki ısrar etmişizdir. Fahr-i Kâinat Efendimizin yeryüzüne teşrif ettiği yıllarda gerek Hıristiyan âlimleri gerekse Yahudi âlimleri, ısrarla Efendimizin müstesna nesebini aramışlardır.
Biz gaybe imanla yola çıktık. Namaz ve infakla hidayet yoluna girdik. Şimdi ne olacak? En zarif incelik burada gizlidir. Zira gaybe imandan sonra bizim fark edemediğimiz bir ince hikmet bizi imanda, gaybden, yakîn olmaya götürecektir.
“Marif” aynı zamanda, insan şahsiyet ve kompleksinde yeni bir hayat yaratmıştır. Bu yeni hayatın mümessili olan “marifet” sırrına «mana çocuğu» (Veled-i Mana) denir.
Gönüldeki iman bir çiçek gibidir, tohumunu atarsınız… Kelime-i şehadet onun tohumdur. Ondan sonra bu tohumun bir çiçek olarak meydana gelmesi için iki şeye ihtiyaç vardır. Birisi güneş, diğeri su. ─ İslam düşmanı çok, diyenlere!
“Daha ilk sayfalarından itibaren Nurbaki’nin gönlünden akanlar, okurun gönlünü önce darmadağın ediyor, akabinde toplama harekatı başlıyor. Çünkü bize öğretilenlerin ne kadar “hiç” mesabesinde olduğunu, ne kadar yarım, eksik ve ham olduğunu, hatta kusurlu olduğunu yeniden görüyoruz.”