Hidayet, yanlıştan doğruya giden, çirkinlikten güzelliğe ulaşan bir yolculuk olarak tanımlanır. Kur’an’daki «Sırât-ı Müstakîm» ifadesiyle billurlaşan bu kavram, sonsuz bir derinliğe sahiptir.
Allah bundan sonrasını hayra galb etsin. Ama unutmayınız! Birbirimize karşı şefkat, sevgi ve namaz. Hepimize birden ortak olarak sirayet etmedikçe gönüllerimizde iman ışığı yanmaz. Tek başına kalırsa hiçbir şey olmaz! Ve İslamiyet’in en büyük yasalarından olan Fatiha’nın sırrını hatırlayınız.
Namazın, insanı aşırılıklardan koruyan tesiri olağanüstüdür. Namaz kılan alkol içemez, olur olmaz saatlerde uyuyamaz, aşırı cinsî münasebetlerden kaçınır ve düzenli bir hayata girer.
Biz gaybe imanla yola çıktık. Namaz ve infakla hidayet yoluna girdik. Şimdi ne olacak? En zarif incelik burada gizlidir. Zira gaybe imandan sonra bizim fark edemediğimiz bir ince hikmet bizi imanda, gaybden, yakîn olmaya götürecektir.
Namazın ve infakın dışında "huzur, saadet, mutluluk" filan diye, böyle kitapta türkü söyler gibi yazılan lafların hiçbirisi namaz ve infakın dışında mümkün değildir!
Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri’nin eğittiği talebelerine verdiği belli ilkeler vardır. Bu ilkeler aslında İslamiyet'in temel felsefesidir. Efendimizin ahlakından birer çizgidir.
zihinlerde ve bedende orucun sırrı biliyorsunuz belli bir süre sabır sporu yapmak gibi görülmektedir. Tabii bunun namütenahi tıbbi faydaları vardır ama gönül konusunda bunları söylemek istemiyorum. - İlahi nimet