Kitaptan Sohbete hoş geldiniz. Bugün yine çok değerli bir kaynağa Haluk Nurbaki yani Nurbaki Hoca’nın Resulullah’ı Nasıl Bilirsin?” kitabını konuşacağız.


Nurbaki’yi Takip et


Peygamber Efendimizin Manevi Varlığının Önemi

Evet, kitap zaten çok çarpıcı bir Hadis-i Kutsi ile açılıyor biliyorsunuz. Cenabıhak Habibine diyor ki



“Ey sevgili habibim, sen olmasaydın ben bu alemleri yaratmazdım.”

Peygamber Efendimize Yönelik Bakış Açısı

Nurbaki Hoca da buradan yola çıkarak, Peygamber Efendimizin manevi varlığının önemini değil, adeta yaratılışın gayesi olduğunu vurguluyor. Bu tabii O’nun rolünü, hani sadece bir elçi olmaktan çok daha öteye taşıyan, kâinat merkezine koyan bir bakış açısı.

Meleklerin Zikirlerinde Peygamber Efendimizin Etkisi

İşte biz de Nurbaki Hoca’nın bu temel üzerine kurduğu düşüncelere, yani Peygamber Efendimizin o manevi ışığını, o rahmetini tanımanın neden bu kadar hayati olduğuna odaklanacağız?

Hatta meleklere bile uzandığını anlatıyor. Şöyle ki melekler bile kendi zikirlerinde, kendi tespihlerinde yoruldukları zaman Nurbaki Hoca’nın “Cereyan-ı Muhammed-i” dediği, yani peygamberimizden yayılan o manevi akımla, o enerjiyle yeniden canlandıklarını, dirildiklerini ifade ediyor.

Bu o manevi ışığın ne kadar evrensel olduğunu gösteriyor aslında.

Peki Nurbaki Hoca bizler hani bireysel olarak bu evrensel rahmetle, bu ışıkla nasıl bir bağ kurabiliriz? Bundan bahsediyor mu?

Manevi Bağ Kurmanın Yolu: Namaz ve İnfak

Evet bahsediyor. Nurbaki Hoca ısrarla iki temel eyleme işaret ediyor, bu bağın devamı için. Namaz ve infak.

Namaz ve Allah yolunda harcamak, paylaşmak… Ve diyor ki “Bu ikisi bir bütün. Biri olmadan diğeri eksik kalır. Ve eğer bunlar terk edilirse…” şey gibi “Allah ile aradaki manevi fiş çekilmiş” gibi oluyor.

Manevi Kopuş ve “Ebter Kalma” Durumu

Fişi çekmek ağır bir benzetme. Ve kişi Efendimizin o manevi feyzinden, bereketinden kopuk hale geliyor. Nurbaki Hoca bunun için “ebter” kelimesini kullanıyor. Yani soyu kesik, nasipsiz, bereketsiz demek. Bu çok ciddi bir manevi kopuş anlamına geliyor.

Bu “ebter kalma” durumu, yani manevi kopuş Nurbaki Hoca’nın anlatımında bayağı vahim sonuçlara işaret ediyor, anladığım kadarıyla. Hem de nasıl?



Özellikle Efendimizin getirdiği mesajı reddetme, O’nu tanımama konusuna gelirsek… Kesinlikle Nurbaki Hoca, Efendimize veya Kur’an’a dil uzatmanın yani O’nun mesajını bilerek, inatla inkâr etmenin (ki buna tasavvufta küfrü inâdi deniyor. İnatçı küfür yani) vahametine çok dikkat çekiyor. İnatçı küfür.

İnatçı Küfür ve Onun Manevi Tehlikeleri

Bu durumdaki kişilerin, Fatiha suresinde geçen “mağdubin” yani Allah’ın gazabına uğramışlar, o nasipsizler sınıfına girdiğini söylüyor.

Hatta Nurbaki Hoca daha da ileri giderek onlar için “cehennemin özel maltızları” gibi çok sert ifadeler kullanıyor. Bu hani “Sıradan bir fikir ayrılığı değil. Bu reddediş korkunç bir manevi tehlike” demek istiyor, aslında.

Demek ki Nurbaki Hoca’ya göre bu ışığı tanımamak, sadece bir görmezden gelme değil, aktif bir inkâr ve bunun sonuçları da çok ağır. Tam olarak bu.

Peygamber efendimizin manevi rehberliğini, o ışığı tanımamanın ne kadar ciddi bir mesele olduğunu gösteriyor, bu ifadeler.

Peki madalyonun diğer yüzü… Yani bu manevi bağlantı kurulduğunda, o ışık fark edildiğinde, tanındığında ne oluyor?

Peygamber Efendimize Manevi Bağın Gücü

İşte orada da Nurbaki Hoca çok güzel bir kapı aralıyor… Diyor ki “Kim samimiyetle kalpten gelerek kelime şehadetin ikinci kısmını yani ‘Eşhedü enne muhammeden resulullah’ derse (Şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın resulüdür.)…”  Bunu samimiyetle söylerse “Allah ona bir lütuf olarak, bir ikram olarak Efendimizin hakikatini, o manevi gerçeği gösterir.” diyor. O perdeyi aralar.

Manevi Rehberliği Tanımanın Yaşanabilir Bir Hakikat Olduğu

Yani bu, Efendimizi tanımanın sadece kitabi bir bilgi olmadığını öyle… Sadece zihinsel, entelektüel bir bilgi değil; kalbi, ruhi bir şahitlik bir tecrübe meselesi, Nurbaki Hoca için. O hakikati yaşamak adeta!

Manevi Yansımalara Yönelik Düşünme ve Farkındalık

Şimdi tüm bu Nurbaki Hoca’nın yorumları ışığında belki dinleyenler de kendi manevi yolculuklarını bir düşünebilirler… Acaba Efendimizle kurduğum bağ ne durumda? Nurbaki Hoca’nın ifadesiyle o kopukluk, o ebter olma hali… Acaba farkında olmadığımız ne gibi manevi yansımalara yol açıyor olabilir hayatımızda?

Resûlullah'ı nasıl bilirsin? - Kur'an Hakikatleri 2

Bu kısa sohbetimizde Nurbaki Hoca’nın “Resulullah’ı Nasıl Bilirsin?” kitabından hareketle şunu görmüş olduk aslında:



Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Nurbaki Hoca’nın perspektifinden sadece tarihi bir figür değil, O alemlere rahmet olan, varoluşu anlamlandıran manevi bir ışık, merkezi bir hakikat… Ve O’na bağlanmanın yolu da namaz ve infaktan geçiyor.

Bunu reddetmek (yani o ışığı tanımamak ise) Nurbaki Hoca’ya göre büyük bir manevi kopuş hatta hüsran demek.

Eğer bu konuyu daha derinlemesine anlamak, daha fazla faydalanmak isterseniz Resulullah’ı Nasıl Bilirsin?” kitabını mutlaka okumanızı öneririz.

Bitirirken de size Nurbaki Hoca’nın temel mesajından yola çıkarak bir düşünce sorusu bırakalım… Peygamber Efendimizin “Rahmeten lil alemin”, yani “Alemlere Rahmet” olması kişisel hayatınızda, ilişkilerinizde, dünyaya bakışınızda nasıl somutlaşıyor?

Yani bu evrensel rahmetten ne kadar pay alıyorsunuz ve belki daha önemlisi; bu rahmeti çevrenize, hayatınıza nasıl daha fazla yansıtabilirsiniz?

Bu sorularla sizi başa bırakalım. Bir sonraki sohbetimizde görüşmek üzere. Hoşça kalın.  


Not: Bu podcast yayını, Haluk Nurbaki Eserlerinden faydalanılarak yapay zekâ ile oluşturuldu. Her soru, bir sayfa açtırır. Kitaptan Sohbet, takipçilerden gelen sorulara Haluk Nurbaki’nin eserlerinden yola çıkarak cevaplar arayan özel bir podcast serisidir. Bu programda, kitap içerikleriyle oluşturulan metinler; iki karakterin samimi ve düşündürücü diyaloğu eşliğinde yapay zekâ ile hayat bulur. Her bölüm, bir soruyla başlar ve bizi bazen bilimin sınırlarına, bazen de kalbin derinliklerine götüren bir anlam yolculuğuna dönüşür.

Bu sayfanın kısa adresi: https://nurbaki.org/7754