Allah Fâhr-i Kâinat Efendimize ilâhi bir nimet vermiş: Aman kapısı... “Aman” demekteki zaafımız dolayısıyla hem dünyaya hem ukbaya ait çıkmaz sokaklarda kalırız.
İşçiden yana bir anlaşma yapılmasını Yüce Peygamberimiz on dört asır önce ortaya koymuştur. Gerek insan hakları gerek insan eşitliği bakımından bu ilkeler çağımızı çok aşar.
Gönül mekanlar ötesindeki “Kayyûm” hikmetini “Hayy zikri" ile bulunca bir tarz aşk doğar ki artık gönül ilâhî fazların sonsuzluğu içinde, bir mana nabzı gibi Allah için atar, durur.
Allah bundan sonrasını hayra galb etsin. Ama unutmayınız! Birbirimize karşı şefkat, sevgi ve namaz. Hepimize birden ortak olarak sirayet etmedikçe gönüllerimizde iman ışığı yanmaz. Tek başına kalırsa hiçbir şey olmaz! Ve İslamiyet’in en büyük yasalarından olan Fatiha’nın sırrını hatırlayınız.
Orantısız güç kullanmakta özgürce hareket etmesine müsaade edilen ve ahlaksızca "Filistin halkı üzerine" ateş açan İsrail’i kınıyoruz. "İnsanlık namına" konuşmaktan dahi aciz Dünya halklarının sözde iktidarlarını ise Yüce Allah'a havale ediyoruz.
Açılış Selamımız ve niyazımız bütün Kerbela şehitlerine, selamımız ve niyazımız mananın akıl almaz sırrını taşıyan yücelere, yine selamımız hepinize ki gönüllerinizde Ehlibeyt sevgisiyle buraya teşrif ettiniz. Allah hepinizden razı olsun. Mana ilimlerinde anlatılması, tanıtılması en güç hadise Hz. Hüseyin‘dir. Çünkü...
Uzun yıllar İslamiyet'in sonsuz hikmetlerle süslü binasını anlayamamakta sanki ısrar etmişizdir. Fahr-i Kâinat Efendimizin yeryüzüne teşrif ettiği yıllarda gerek Hıristiyan âlimleri gerekse Yahudi âlimleri, ısrarla Efendimizin müstesna nesebini aramışlardır.