İslamiyet’te istisnasız eşitlik vardır. Hiç kimse, camiyi yaptıran adam namaza geldiği takdirde sıkıştırarak öne oturamaz! Bazen sonradan gelip, yer arayıp önlere gidenlere kızarım. Niye kızarım?


Nurbaki’yi Takip et


Asrı saadette böyle değildi. Gerçi Asrı Saadet’te sonradan gelenler de sıkışık oturuyordu. Dışarıdan kimsenin araya sızması gerekmiyordu ama biraz daha sıkışırsa gelirdi…



Peygamber’in Sünneti: Herkes Eşit!

Kim erken gelmişse Efendimizin sağından başlamak üzere, birer sıra ikişer sıra genişlerdi. Ve ezkaza birisi diğerine yer verir gibi olduğu zaman kesinlikle “Çok ayıp ettiniz.” derdi[1].

Huzur-u Muhammedî’de, İslamiyet’e envaı çeşit hizmeti dokunmuş envaı çeşit fedakarlığı dokunmuş kimseyle, İslamiyet’e yeni giren Müslüman diz dize yan yana oturduğu zaman en ufak bir rüçhâniyet[2] hakkı olmazdı.

Bizim camilerin bütün ibadethanelerden en büyük farkı budur. Camide mutlak bir eşitlik vardır.

Hiç kimseye kılma yeri açısından saygı gösterilmez! Herkes namazın içerisinde, imamın arkasında tek bir nefes gibi olur. İşte! İslamiyet geldiği zaman insanları ihtilafa düşüren ve bir türlü hazmedemedikleri hadise budur.

Kureyş’in Üstünlük Arayışı

Kureyş'in Üstünlük Arayışı

Kureyş zenginleri o kadar ısrar ettiler ki[3]… “Biz seni bir dinleyelim… Belki Müslüman olacağız ama bu yalınayak takımının yanına gelmeyiz!” dediler. “Biz de seni dinlemek istiyoruz ama sen bize randevu vermiyorsun.” diye gelip ısrar ettikçe Efendimiz “Randevu yok!” dedi. “Camiye gelin namazdan sonra herkesle sohbet ediyoruz. Sizle de ederiz.”

Ama adamlar bütün hayatlarını yanlış yaşamaya alışmışlar, kötü yaşamaya alışmışlar. Ne diyorlar Efendimize? “Biz o yalınayaklarla (fakir İslamlarla) beraber gelip oturamayız, camide.”

Gurur ve Namaz

Şimdi de var böyleleri… Kendi pisliğine bakmaz, camideki cemaati beğenmez. Çok var böyleleri. O zaman da vardı. Bu manyak sınıfı hiçbir zaman eksilmez. İlla kendine paye vereceksin. Yani öyle insanlar var ki… haleti ruhiyesi bu, neredeyse camiye geldiği zaman herkes ayağa kalksa alkışlasa her gün gelecek. Ama cami ve namaz onun gururunu yok etmek için kurulmuş. Ona gurur vermek için değil!

Cami: Eşitlik Mekânı

Allah niçin camide eşitliği, hiç kimseye özel saygı gösterilmemesini emrediyor, biliyor musunuz? Cami, namaz insanları vahşetten, kötülükten, çirkinlikten arıtmak için kurulmuş bir müessese. Biz sanıyoruz ki; kravatı takan, iyi elbiseyi giyen vahşetten kurtuldu. Hayır!

Eğer insaniyetini koruyamıyorsa, adinin de adisidir!

Demek ki, İslamiyet’in muhalifler tarafından ihtilaf edilmiş bir mesele gibi seyredilmesinin en mühim sebeplerinin başında “İslamiyet’in eşitlik getirmesidir.” İnsanları eşit seviyede kabul etmesidir.



Üstünlük Arayışı Bir Hastalık mı?

Bu, yani insanları eşit seviyede kabul etmesi birtakım şaşkınları, küffar sınıfını çileden çıkardı.

Yine bilimsel olarak biliyoruz ki[4], bir insanın kendisini farklı zannetmesi çok ciddi bir hastalıktır. Aşağılık duygusunun bir cinsidir. “Ben niçin farklı olayım diğer insanlardan… Niçin üstün olayım?” diye düşündü mü? Hastadır o! Bir eksikliği vardır. Kendisini yüksek mevkie sokmak istemektedir.

Halbuki Cenabıhak, çeşitli sosyal seviyedeki çeşitli ilmi seviyedeki insanları yan yana tespih tanesi gibi dizip, huzurunda aynı secdeye baş koydurmakla evvela insanların bu çok adi yanını tırpanlıyor, İslamiyet’le.

İçerik no: 7083


Kaynak

Bu içerik Dr. Haluk Nurbaki’nin “Nebe Suresi Yorumu” serisinin 1. Vaazından redakte edilerek hazırlanmıştır.


Dipnotlar

  • [1] Editör: Bkz. “Ebu Davud, Salat 95; Tirmizi, Salat 199”, “Müslim, Selam 25”, “Buhari, Cuma 1; Müslim, Cuma 8”
  • [2] Rüçhâniyet: Üstün olma.
  • [3] Editör: Konuyla ilgili bkz. “Kur’an-ı Kerim, En’am Suresi 52. Ayet: Rab’lerinin rızasını isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma. Onların hesabından sana bir şey yok, senin hesabından da onlara bir şey yok ki onları kovasın. Eğer kovarsan zalimlerden olursun.”
  • [4] Editör: Konuyla ilgili olarak incelenebilecek bazı eserler: “İnsanı Anlamak” – Alfred Adler, “İnsanın Anlam Arayışı” – Viktor E. Frankl, “The Psychology of Self-Esteem” – Nathaniel Branden.
Bu içeriğin kısa adresi: https://nurbaki.org/7083