Kitaptan sohbete hoş geldiniz. Bugün Haluk Nurbaki Hocanın eserlerinden damıttığımız çok önemli bir konuya odaklanacağız. İnfak yani yardımlaşma.
Nurbaki’yi Takip et
İnfak nedir ve İman
Müminin hayatındaki o merkezi rolü değil mi? Nurbaki Hoca, Bakara suresi yorumunda çok keskin bir şey söylüyor. Yani imanı ve namazı sayıyor, hidayetin anahtarı olarak… Hemen yanına infakı koyuyor ve diyor ki;
“İnfak neymiş gibi hikayeler insanı dalalette bırakan nefs oyalamacılığından başka bir şey değildir.1”
Çünkü Nurbaki Hoca için infak, hani böyle arada sırada yapılacak bir iyilik değil. İmanın kulluğun olmazsa olmazı. Adeta, sadece para pul vermek de değil üstelik. Güler yüz, güzel söz bunları bile infak sayıyor.
İşte bu kişisel gelişim yolculuğunda ne kadar temel olduğunu gösteriyor, Nurbaki penceresinden.
İnfak, Toplumsal ve Manevi Bir Denklemdir
Peki neden bu kadar merkezde? Yani neden bu kadar vazgeçilmez? Şöyle ki, Nurbaki Hoca’ya göre infak “Bireysel bir eylem olmanın çok ötesinde toplumsal ve manevi bir denge unsuru” aslında.
Çünkü hem veren kişinin kalbini (yani Nurbaki’nin o güzel tabiriyle) gönlünü arındırıyor hem de toplumun manevi sağlığını, dokusunu besliyor.
Manevi Çoraklık ve İnfak
Bakın ne diyor? Çok çarpıcı!
“İnfakı kurumuş toplum tarlalarında hiçbir meyve türememiştir.2”
Yani sadece maddi değil manevi bir çoraklık… Manevi çoraklaşma. Nurbaki Hoca Kur’an’daki o ebrar (yani iyiler) ve facir (yani kötüler) ayrımını hatırlatıyor. Hani işte orada kişinin davranışlarının (ki buna yoksulu gözetmek, iyilikten yana olmak da dahil) ahiretteki yerini belirlediğini vurguluyor. İ’ta yani vermek takvaya giden bir yol, O’nun için.
İçsel Dönüşüm ve İnfak
Gönül meselesi iç dünyamızla eylemlerimiz arasındaki o sıkı bağ. Nurbaki Hoca bunu sık sık vurguluyor zaten. “Kendini Nasıl Bilirsin?” kitabında bir örnek var… “Ruhu daralan bir sahabe”… Yetim örneği. Bir yetimi sevindirince, onun başını okşayınca içinde hissettiği o ferahlık. Bu tam da Nurbaki’nin işaret ettiği şey değil mi?
İnfak ve Nefsin Terbiyesi
İnfak sadece alanı değil. Asıl, “vereni nasıl” dönüştürüyor? Gönlünü nasıl canlandırıyor? Nurbaki hoca gerçek imanın rikkat (yani şefkat, merhamet, incelik) gerektirdiğini söylerken de aslında yine infakın köklerine dokunuyor. Ve insanın içindeki o cimrilik, mal yığma hırsı gibi engelleri aşmanın yolu da yine vermekten geçiyor, Nurbaki Hoca’ya göre.
Fecr suresi yorumunda3 mesela “malı aşırı sevmenin, yetime yoksula sırt dönmenin” nelere yol açtığına dikkat çekiyor.
Yani “vermemek” sadece başkasına değil kendimize de zarar.
Nurbaki hocanın bakış açısıyla infak etmeyen kişi sadece başkasına bir iyiliği esirgemiyor… Kendi manevi yolculuğuna da bir set çekmiş oluyor aslında. Nefsini terbiye etme ve Allah’a yakınlaşma fırsatını kaçırıyor.
İnfak, Gönlün Cilasıdır
Özetlersek; Nurbaki Hoca bize diyor ki “İnfak imanın bir göstergesi, bir tezahürü, gönlün cilası.” Evet. Gönlün cilası ve sırat-ı müstakimde… Yani doğru yolda ilerlemenin ayrılmaz bir parçası. Sadece cüzdanla değil! Yani kalbimizle, dilimizle, bir tebessümüzle bile infak edebiliriz. O kapı hep açık.
İnfakın Manevi Kapıları
Nurbaki Hoca’nın bu derinlikli yorumları gerçekten insanı düşünmeye sevk ediyor.
Daha fazlasını merak edenler için eserlerine başvurmalarını biz de içtenlikle tavsiye ederiz.
Şöyle bir duralım ve düşünelim o zaman hep birlikte. Nurbaki Hoca’nın işaret ettiği gibi madem infakın sadece maddi değil manevi görünmeyen pek çok kapısı var, acaba, bugün çevrenizdeki insanlarla aranızda hangi (belki de hiç fark etmediğiniz) o görünmeyen infak köprüsünü kurabilirsiniz?
- Dr. Haluk Nurbaki, Bakara Suresi Yorumu ↩︎
- Dr. Haluk Nurbaki, Bakara Suresi Yorumu ↩︎
- Dr. Haluk Nurbaki, Amme Cüzü Yorumu ↩︎
Not: Bu podcast yayını, Haluk Nurbaki Eserlerinden faydalanılarak yapay zekâ ile oluşturuldu. Her soru, bir sayfa açtırır. Kitaptan Sohbet, takipçilerden gelen sorulara Haluk Nurbaki’nin eserlerinden yola çıkarak cevaplar arayan özel bir podcast serisidir. Bu programda, kitap içerikleriyle oluşturulan metinler; iki karakterin samimi ve düşündürücü diyaloğu eşliğinde yapay zekâ ile hayat bulur. Her bölüm, bir soruyla başlar ve bizi bazen bilimin sınırlarına, bazen de kalbin derinliklerine götüren bir anlam yolculuğuna dönüşür.