[TALTİF (Mutaffifîn)] 1-3’ncü âyetler, fertle cemiyetin adalet dengesine ışık tutmaktadır. Gerek ölçüde gerek tartıda başkalarına gelince hafif ölçmek, eksiltmek; kendine gelince fazla fazla ölçmek kınanıyor. Ancak, ayet yalnız ölçü ve tartı konusunda değil, aynı zamanda tüm yargılarda, eleştirilerde geçerlidir.
Nurbaki’yi Takip et
Ölçüde ve Yargıda Adaletin Önemi
Bir hatayı ya da sevabı yargılarken, kendimize gelince başka türlü; başkasına gelince başka türlü davranırsak, bu ayetin kınama ölçüsüne gireriz.
Bu üç ayet, insanın her türlü ölçüde ve yargıda adaletli olmasını dile getiriyor. Bütün müfessirler ayetin bu geniş kavramında müttefiktirler.[1]
Bugün insanlar birbirlerine zulmü tavsiye ediyorlar. Dünyadaki bugünkü perişanlığın en büyük sebeplerinden bir tanesi budur.
Zulüm tavsiyesi nasıl olur?
“Kuvvetin var, kuvvetine göre hareket et!” diyor. İşte bu zulüm tavsiyesidir.
Hak tavsiyesi ise “Kuvvetin var.” demez! Sen haklıysan sana aittir o… Haksızsan, sana ait değildir!
İşte zulüm tavsiyesiyle hak tavsiyesi birbirinin zıttı olduğu ve insanlar iman etmedikçe hak tavsiyesine erişemeyecekleri için hüsrandadırlar.[2]
Hiç kimseye zulüm etmeyin. Kendinize de zulüm etmeyin. Kimsenin de size zulüm etmesine izin vermeyin.[3]
İnkâr ve İsyanın Toplumsal Sonuçları
İsyan, tüm manevi değerlere karşı çıkma eylemidir. Demek ki inkârın ardından isyan gelmektedir.
Dünya ve cemiyet nizamını bozan asıl bu isyandır. Cemiyetin sağlığı, toplumun huzuru, manevi değerler sayesinde sağlanmaktadır. Bu değerler reddedilince felaket başlar.
İnkâr ve isyan birleşince, toplumları bir arada tutabilme çaresi olarak yalnız zulüm kalır.[4]
Not:
Bu metin, Dr. Haluk Nurbaki’nin (kaynakçada belirtilen) eserlerinden alınan ifadelerin, kavramsal bir bütünlük gözetilerek derlenmesiyle oluşturulmuştur. Metindeki tüm ifadeler Nurbaki’ye ait olup, amaç; farklı eserlerinden seçilen kısımları, tek bir tefekkür metni çerçevesinde bir araya getirmektir.
Dipnot:



