Allah diyor ki “Kıyametin sonuna kadar Kuran’ın tasarrufu, korunması bana aittir[1]. Bir tek cümlesini taklit edemeyeceksiniz, bir tek cümlesini tekzip edemeyeceksiniz[2]. Yani “Yalanlayamayacaksınız[3]. Mümkün değildir. Çatlasanız, patlasanız, beyniniz dağılsa bunu yapamayacaksınız. Aksine anlayacaksınız ki bu Hak kitabıdır.


Nurbaki’yi Takip et


Hakikatin İnkâr Edilemezliği

Döneceksiniz, dolaşacaksınız inkâr etmek için bunu alacaksınız, imkânsız, inkâr edemeyeceksiniz[4].



Neden inkâr edemeyeceksiniz?

Öyle esrarlı sırlar koymuş ki, bu esrarlı sırları koyduktan sonra artık bu kitabın kul kitabı olması, insan kafasından çıkmasının mümkün olmadığına herkes inanıyor.

Ahkab Kavramının Derinliği

Bunlardan en basiti gibi görünen şimdi konuştuğumuz ayet [Nebe,23], ahkab (hukublar)… Farklı devirler demetinden meydana gelen zaman dilimi. Bu değil on dört asır evvel, belki de on sene[5] evvel anlaşılması çok güçtü.

Ta ki Koziref’den Einstein’ın zaman üzerindeki görüşlerini bağdaştırmak için ortaya çıktılar da zaman dilimleri tek tek incelendi. “Dakika, saat, saniye…” filan dedikten sonra “Gün” dedik, “Sene” dedik, “Asır” dedik ama en güzelini Kur’an yazıyor. Diyor ki “Bunlardan daha değişiği var, bunu öğrenin.[6]

Ahkab! Farklı süreler farklı şiddette geçen “zamanlar demetine” deniyor.

Zamanın Tanımı ve Ahkab’ın Üstünlüğü

Bizzat zamanın tanımını bile Kuran’dan daha iyi ne bilim yapabilmiş ne felsefe yapabilmiş ne kendi içerisindeki edebi ve tarihi sistemler yapabilmiş. Zaman kavramı üzerinde “Ahkab’dan” daha güzel bir şey yok.

Bakın, fennin bulduğu en değişik şey, mesela milyar sene anlamına gelen milyan gibi tabirlerdir. Arzın birinci devre, ikinci devre, üçüncü devre gibi kullanılan tabirlerdir. Ama bunlarda ahkab sırrı yoktur. Hepsinin zaman süresi bellidir, değişik değildir.

Ahkab, değişik kalıplarda değişik evsafta değişik uzunlukta ve sürede bir takım zaman dilimlerinin meydana getirdiği sistem.

Cehennem ve Ahkab Sistemi

Demek ki cehennemde ahkab sistemi üzerine kalınacak. Ki bu ahkab sistemi içerisinde kalacakların kalışları, tuğyanlarıyla (isyanlarıyla) ilgili.

Hangi tip isyanın hangi tip dehşetli günahın çizgisini çizmişse Cenabıhak diyor ki, “Cehennemde… Yarın kıyamet günü bunlar Mirsad sahasına çıkacak, gözlemlenir sınıra gelecek. [Zımnen]” Şimdi gözlemlenir sınırda değildir. Henüz nerededir? “Ancak ve ancak kompütere kaydoluyor,” diyor.



Binaenaleyh, cehennemin meydana gelişinde bu tuğyanların sistemi işlerken aynı zamanda da bunlar ahkab üzere oluyor.

Yani tuğyanların cinslerine ve şiddetine göre hem orada fazla kalış hem de hangi locasında yer ayırtıyorsa onlara göre kalıyor.

İçerik no: 7306

Kaynak

Dr. Haluk Nurbaki Yorumu, Ankara Numune Cami Vaazları, 1980-1990. Metin içindeki [köşeli parantez] içerisindeki ifadeler editör girişleridir.

Dipnot

  • [1] Editör notu: , 9. Ayet.
  • [2] Editör notu: , 23. Ayet, Hud Suresi, 13. Ayet.
  • [3] Editör notu: , 42, Enam Suresi, 33. Ayet.
  • [4] Editör notu: İsra Suresi, 88. Ayet.
  • [5] Editör notu: Sohbet 1980-1990 yılları arasında vâzedilmiştir.
  • [6] Editör notu: Zımnen.
Bu sayfanın kısa adresi: https://nurbaki.org/7306