“Neredeyse gökler tepelerinden çatlayacaklar. Melekler ise Rablerini överek tesbîh eder ve yeryüzünde bulunanlar için O’ndan bağışlanma dilerler. Gökler neredeyse (putperestlerin sözünden) çatlayacak iyi bilin, Allah şüphesiz bağışlayandır, merhametli olandır.” ─ Şûra, 5
“O inkâr edenler semaların ve arzın RATK iken (tekbir sistem, yekpare) bizim onları FATK (Çekip birbirinden koparma) ettiğimizi ve her canlı şeyi sudan çıkardığımızı görüp düşünmediler mi? Yine de inanmazlar mı?” ─ Enbiya, 30
Nurbaki’yi Takip et
Bu iki ayet birbirinin açıklamasını sağlayacağından, birlikte yorumlayacağım bu iki ayet bugün fiziğin evren konusunda bir türlü çözemediği birçok sorununu açıklığa kavuşturmaktadır.
Bu ayetleri açıklarken bambaşka bir Kuran mucizesini dile getirmekteyim. Daha ilerdeki yıllarda uzay fiziğinin ancak erişeceği gerçekleri şimdiden tüm astrofizikçilere sunuyorum.
Kuran’ın 14 asır önce sunduğu bu fizik gerçekler bugün için ancak anlaşılır durumdadır. Onun sonuçlarını uzay fiziği ancak 20 yıl sonra tanıyabilecektir.
Ayetleri birlikte tekrar tekrar okuduğumuzda şu ana noktaları tespit ediyoruz.
- Semaların tüm katları ve arz bir bütündür ve Allah bunları adeta kat kat koparıp ayırarak arzı ve semaları yarattı.
- Semalar (uzayın mekân katları) birbiri üzerinde korkunç bir gerilim altındadır. Bu gerilim İlâhî kudretin mekanlara yansıyarak yarattığı manyetik gerilimdir.
- Bu gerçeklere rağmen insan nasıl inanmaz. Yine bu ayete ait birçok gerçeklere ilerde devam edeceğim.
Şimdi ayetin getirdiği temel evren yasalarını fizik bilgilerimiz açısından inceleyelim.
A) Evrenin yaratılmasına ait en yeni teoriler:
Martine Ryle ve Allane Sandage tarafından geliştirilen dağılan parçacıklar teorisidir. Bu teoriye göre evren belli bir noktadan başlayan ve sonsuz mekanlara yayılan bir yaratılış şekline sahiptir. Yani bir noktadan itibaren mekanlar sanki onun çevresindeki küresel sınırlara doğru müthiş enerji ile kopmuş, koparılmış ve kat kat evrenler doğmuştur.
Fizikteki bu teorinin en eksik yanı bu kopmaların bir anlamda nokta çevresinde küresel genleşmenin fizik izahıdır.
Halbuki bu genleşme Kuran fiziği ile pek kolay kavranmaktadır. Evrenin sonsuz küresel mekanlarında korkunç bir manyetik gerilim vardır (s.42, A5). İşte bu manyetik gerilim dağılan parçacıklar teorisinin arayıp bulamadığı izahın ta kendisidir. Kuran emri gereği bu gerilim ilâhî kudretin haşmet ve şiddetinin bir ifadesidir ki; gerçekten yaratılış yasasının temelini oluşturmaktadır.
Cenab-ı Hak sonsuz kudreti ile semaları evrenin küresel mekanlarını hem birbirinden hem teklik sırrı halinde yarattığı varlık noktasından koparmıştır.
Nitekim, Einstein‘in «Evren uzayında zorunlu yörüngeler, mahrekler eğik küre ve elips yüzlerine uyar» diye ifade ettiği geometrik rölativite de izahını bu 21’nci surenin 30’ncu ayetinden alır.
B) Fiziğin bir türlü izaha mecal bulamadığı…
jiroskobik dönme direnci ile cazibe (Gravidasyon) yine bu iki ayet tarafından açıklık kazanmaktadır. Şöyle ki gerek evrende gezegenler arasında gerekse atom çekirdeği ve elektronlar arasında hüküm süren çekim ve buna dairenin dönme hareketi temelde menşeini semalardaki (uzayın küresel mekanları) gerilimden alır.
Bu gerilim bizim fizik kavramlarımıza manyetik gerilim; varlıklarını işgal ettiği mekanlarda şiddetli bir çekim şeklinde hissedilmektedir.
Allah’ın 21. sûre 30. âyette emrettiği FATK (çekip mekanlarından koparma) yasası gereği varlıklar kendi devamlılığını sağlamak için jiroskobik dönme eylemi ile cazibeye karşı koymaktadır.
Nitekim Fatiha suresinde Allah yaratılış hikmetini özetlerken önce Rab sıfatı ile âlemlere fizik ve matematik nizam verdiğini bildirdikten sonra; Rahman sıfatını aynı tarifin içine koymaktadır. Özellikle Rahman sıfatı bütün evrenler için değişmez bir genel yasadır. Bu yüce sıfatın bir anlamı da şefkat ve merhametle himayedir. Fizikte tüm var oluşlar muhabbetin bir tarz ifadesi olan cazibe ile yürür. Eşyanın hamd etmesi demek olan jiroskobik dönme hareketi de onun yaşamasını sağlar.
Hamd ve Rahman sırrının fizik yasalara yansıyışı cazibe ve dönme hareketidir.
C) Yine fizikte bir türlü izah edilemeyen bir olay…
Kvant dediğimiz enerji birimlerinin nasıl olup da minik mekanlara girdiği ve ışın cisimleri meydana getirdiğidir. Halbuki s.42, A.5 gereği mekanların her noktasında manyetik bir gerilim vardır. Bu gerilimin (kudreti İlâhînin) S. 21, A. 30’da tarif ettiği sema katlarını koparan etkinliğini korumaktadır. İşte enerji birimleri mekanlardaki bu manyetik gerilim sırrı içinde kolayca boyutlara akıvermektedir.
D) Yine astrofizikte bir izah bulamayan karadelikler de…
Bu iki ayetle çok kolay izah bulmaktadır. Bir yıldızdaki tüm atomlar manyetik gerilim önüne rüzgâr gibi katılınca asıl semanın çatlayacak gibi şiddetli olan gerilimi gözle görülür hale gelmektedir. Varlıklar jiroskobik dönme hareketini kaybedince; bu kara delikler de manyetik gerilim tüm dehşeti ile görülmektedir. Önceki bahislerde değindiğim gibi Hâmîm sûrelerinden her biri ayrı bir evren yasasını dile getirir. 42 nci sûre 5 nci âyette uzaydaki bu manyetik gerilimi dile getirmektedir.
Bu ayette özel bir fizik incelik vardır. Yedi tabaka sema bölümünde açıklayacağım veçhile burada söz konusu edilen semaların üstlerindeki şiddetli gerilim her sema katında farklıdır. Ve ayetten müfessirlerin çıkardığı mana da bu şiddetli manyetik gerilimlerin onların en üst noktalarından alt katlarına doğru yayılmalarıdır. Ayrıca bu gerilimler semalar arasında da hem denge hem de etki rolü oynamaktadır. Ayrıca (Fatk) çekilip koparılmayı bildiren ayet te bu şiddetli gerilimin farklı hikmetini beyan etmektedir.
İşte semalardaki (uzayın küresel mekanları), çatlayacak şiddetteki gerilimler, bu katlardaki tüm fizik koşullarında otomatikman farklı olacağını göstermektedir.
Evrendeki çatlayacak şiddetteki bu farklı manyetik gerilimler bir yandan da uzayın her noktasında akıl almaz bir nizamın garantisi olmaktadır.
Sûre-i Mülk’de emredilen (s.67, A.4) «iki defa gözünü çevirip bak, göz aciz ve bitkin halde sana dönecektir» beyanı işte bu hikmetin başka açıdan bildirilişidir. Ateistler (inkârcılar) evrende her zaman bir kargaşa ummuşlardır. Halbuki Allah, (s.42, A.5) göklerdeki bu dehşetli manyetik gerilimi bizlere tanıtarak evrenin her noktasında nasıl akıl almaz bir tasarrufu olduğunu bildiriyor. Nitekim sûre 21, âyet 30’da son satırda «Yine’de inanmıyacaklar mı?» buyuruyor.
Evrenin sonsuz mekanlarındaki akıl, sır ermez kudretimiz fizik ve matematik bir gerçek olarak böylesine ortadayken «Hâlâ mı inanmıyorlar?» İlâhî hükmü ne güzel mana taşıyor.
Allah açıkça buyuruyor ki, bilgiden biraz nasibi olan beni inkâr edemez. Hâlâ inanmıyorlarsa bu tam bir cehildir.
Fizik bilimi günümüzde Allah’ı ve Kuran’ı inkâr yollarını kapatmıştır. İnkârcıya; bilim şehrine giriş vizesi yoktur.
Alıntı: Kuran’ı Kerimden Ayetler ve İlmi gerçekler