Gönüllerde sevda bir yangının alevi gibi aynı tarz sürmez. Bazen bir an bazen ömür boyu sürebilir. Bu süreler “hamd niyazının” anında tecellisine bağlı elest sırlarıdır.
Kader düşüncenin en önemli konularından bir tanesidir. Çoğu kez bir türlü bütün ayrıntılarıyla bilinemeyen, zaman zaman yanlış telakki edilen, zaman zaman insanın hayattaki ümitlerini alt üst eden hatta hatta imanından eden çok önemli bir konudur.
Özellikle evreni merak etmek, yaratılışı merak etmek, nasıl yaratıldığını merak etmek ve evrende, bu sonsuz mekânda kendinin yerini düşünmek insanın vazgeçilmez bir tutkusu. Bu tutku, bu kadar uzak mesafelerdeki bilmediğiniz bu dünyalarda varlıklar var mıdır yok mudur? Bir ön yargıyla söyleyebiliriz ki insana has bir tutku.
Niçin bir kelebek evrimin son temsilcisi değildir? Diğer mahlûklar ondan daha mı güzeldir? Bazı şeyler vardır ki kavranması ve tarifi fevkalâde güçtür ama herkes bunu tanıdığını, bildiğini sanır. Bunlardan bir tanesi, belki de en mühimi ilimdir.
Efendimizin arkasında bir nefer olmak gerektiğini bilmek her müminin vazifesidir. Bu vazifeden, Ahlak-ı Muhammedi vazifesinden, Efendimize benzeyebilme çabasından hiç kimse kendini soyutlayamaz.
“Marif” aynı zamanda, insan şahsiyet ve kompleksinde yeni bir hayat yaratmıştır. Bu yeni hayatın mümessili olan “marifet” sırrına «mana çocuğu» (Veled-i Mana) denir.