Gönül gücüne inanmak şüphesiz ki İslamiyet’e inanmanın bir parçasıdır. Çünkü Yüce Kitabımızda fevkalade önemli pek çok ayet gönül gücünün evrende en önemli hadiseleri hissettirir biçimde etkilediğini beyan etmektedir.Gönül gücü bir anlamda Kur’an’ın gücü, bir anlamda Allah’ın sevgilisinin gücü… Hepsi derli toplu olarak ilahi aşkın gücüdür. Gönül bir aşk merkezi olduğuna göre; aşkın gücünü temsil etmektedir.
Uzun yıllar İslamiyet'in sonsuz hikmetlerle süslü binasını anlayamamakta sanki ısrar etmişizdir. Fahr-i Kâinat Efendimizin yeryüzüne teşrif ettiği yıllarda gerek Hıristiyan âlimleri gerekse Yahudi âlimleri, ısrarla Efendimizin müstesna nesebini aramışlardır.
Efendimizin arkasında bir nefer olmak gerektiğini bilmek her müminin vazifesidir. Bu vazifeden, Ahlak-ı Muhammedi vazifesinden, Efendimize benzeyebilme çabasından hiç kimse kendini soyutlayamaz.
Şer ayrıdır, yanlış ayrıdır, günah ayrıdır. Yanlışlar günahın bir cinsidir. Bunları görmemek, bunları Yüce Rabbinin verdiği takdirin bir görüntüsü olarak görmek Hacı Bektaş-ı Veli’nin bir sanatıdır. Yani en büyük günah İslamiyet’te...
Allah sevgisinin sırrı arttıkça nefs perdesi incelir. İmandan ve Allah sevgisinden murat: Nefsi, onun simgesi olan benliği eriterek sevgiliyi gönlünde hissetmek ve yaşamaktır.
Hacı Bektaş-ı Veli Hazretleri’nin eğittiği talebelerine verdiği belli ilkeler vardır. Bu ilkeler aslında İslamiyet'in temel felsefesidir. Efendimizin ahlakından birer çizgidir.