Bir milyarının nüfus kâğıdında Müslüman yazılı (1980’ler). Eğer bunların dörtte biri Müslümanlığı bir anlasa iş biter. Bütün dünya rahat eder. Kardeşliği, dostluğu, kavgasızlığı bunlar getirir ama yıldırılmış, yıpratılmış envaiçeşit telkinle, şeytanıyla, nefsiyle, Yahudisiyle, Mecûsîsiyle bu din perişan edilmiş.
Dr. Haluk Nurbaki’nin Kevser Suresi Yorumu cami vaazları serisinden bir bölüm.
Nurbaki’yi Takip et
Adam bakıp bakıp “Bu mu?” diyor. Bir ayakkabı satın alırken bile 40 mağaza geziyorsun da “Allah” dediğin zaman niye zavallı, yaşlı bir adama bakıp da “İslâmiyet bu mu?” diyorsun. Dolaşsana! Ayakkabı alacak kadar emek sarf etmeden Allah’ı mı öğreneceksin? Gez, öğren!
Hangi Kuran çevirisi?
Herhangi bir eser alıyor eline, yetmiyor, “Ben İngilizcesini de Fransızcasını da okudum.” diyor. Birtakım adamlar da diyor: “Ben Kur’ân’ın Türkçesini çok okudum, bir şey de anlamadım, çok önemli bir şey yok.” Kiminkini okudun, hangi enayinin çevirisinden okudun!
Allah’ı araştırıyorsan
Sen ciddi bir adam isen, Allah’ı araştırıyorsan İngilizcesi, Fransızcası var. Ne yazık ki Kur’ân’ın İngilizcesi veya Fransızcası aslına daha yakın Türkçeden! Berbat etmişiz, bir Türkçesi var, dostlara ziyan! Böyle bir şey olamaz, bu nasıl yapılır, nasıl edilir, nasıl bu hale getirilir? İngilizcesinde ve Fransızcasında olmayan hatalar Türkçesinde… Araştırıp hataları düzeltmemişiz, hatalar aynen devam ediyor.
Böyle tercüme etsek nasıl olur?
Adamlar bir âyeti yazabilmek için 40 kişiye sormuş. 40 âlim bir araya gelmiş, “Böyle tercüme etsek nasıl olur?” demiş. Onu yazdırmış, bunu okutturmuş. Ondan sonra bir tercüme Kur’an meydana getirmişler. Emin olun, kitaplarımı yazarken İngilizcesine, Fransızcasına baktığım çoktur, Türkçesinden daha çok…
Her neyse, bir insan Yüce Kitabımızın varlığını anlayabilmek için evvela abdestin, gusülün sırrını öğrensin.
Gösterim: https://www.youtube.com/watch?v=bDVHXYcrc1g