Hayânın tam karşılığını Türkçe de bulmak mümkün değil. Bu, ancak utanma hissi gibi filan algılanıyor. Yine, utanma hissi etrafında bir mimari yaparak hayâ binasını tarif etmek mümkündür. Özellikle Yaradandan utanma, demektir: hayâ. Eğer bir insan Yaradandan utanıyorsa, bu utancı onun – yani hayânın sırrı – geniş kavramlı bir şey olur. Ne gibi?
Nurbaki’yi Takip et
Mesela: ekonomik bütçede bir sarsıntı olduğunu kabul edelim… Buna isyan etmek, herkesin şusu var, busu var bizim hiçbir şeyimiz yok, diye isyan etmek hayâsızlıktır.
Bu kadar ince ve zarif bir şeydir, hayâ kavramı. Yani, hayânın İslam kişisi tarafından özellikle İslam hanımı tarafından kavranmasında büyük bir kıymet vardır. Bu hayâya, bu utanca, Allah‘a karşı mesuliyet utancına sahip çıkmak bir anlamda ittikanın temelidir. Yani, ittika dediğimiz, İslamiyet‘e girişin temel taşları bu hayâ zemini üzerine atılır. Eğer bir insan Allah’tan utanmıyorsa, Allah’ın kendisine verdiği namütenahi nimet içerisinde bir de evlilik gibi güzel bir müesseseyi kendisine nasip ettiğinden utanmazsa artık onun hayâ yoksunluğu içerisinde diri olarak kalması mümkün değildir. Çünkü her insanın bir dirilme mecburiyeti vardır.
İnsanlar aslında ölüdür… İman etmedikçe, Ahlak-ı Muhammedi‘ye gelmedikçe ölüdür. Eğer az iman ediyorsa, Ahlak-ı Muhammedi’den çok az nasibi olmuşsa bu da hastadır.
Tam dirilik
Ama “tam dirilik” Ahlak-ı Muhammedi’den nasiptar olmak ve de Ahkâm-ı Kur’âniyeye sıcaklaşmakla mümkündür ki; bu hayâ ile başlar. Fevkalade önemli bir şeydir hayâ!
Ama biz bunu niçin kadınlarda başlattık?
Aile yuvası içerisinde aslında erkek, kadın, herkes [için] hayâ mecburiyeti vardır… Allah’tan utanma mecburiyeti vardır. Allah’a karşı sorumluluk mesuliyeti vardır.
Biz “hayâ” dediğimiz zaman, mesela herhangi bir kimseye… (Basit ölçülerde tanırız biz hayâyı, yırtıklık olarak da tanırız.) Mesela; basit bir kimseye, otururken bir hanımefendiye, göğsünün üç düğmesi açılmış göğsünü gösteriyor “şuna bak hayâsıza” deriz. Hakikaten hayâsızlıktır, neden? Çünkü Allah’ın verdiği o güzellik bir başkasını kanun dışı bir cazibeye sevk etmek için kullanılamaz! Allah hesabını sorar onun. Onun için biz ona hayâsızlık gözüyle bakıyoruz.
Binaenaleyh, hayâyı evvela hanımlara oturan ve onun sımsıkı yuva içerisinde tutacağı bir güç olarak, bir temel olarak görmemizin sebebi: hanımların hem rıza bakımından (Allah’a rıza bakımından) hem de hayâyı temsil etmesi (güzellikleri) bakımından çok önemlidir. Bu bakımdan bir kere hayâyı çok iyi tanıması lazım…
Her mümine kardeşimize niyazım: otursun, hayâ açısından kendisini etüt etsin: Allah’a karşı ayıp ediyor mu, kula karşı ayıp ediyor mu? Bunların ikisinden daha önemli (bak, Allah’a karşı dediğimiz hale daha önemli) kocasına karşı hayâ gösterebiliyor mu? Çok önemli bir şey çünkü yuvanın içerisindeki cereyanın sırrı hanımın kocasına karşı göstereceği o büyük utanma hissinden doğar. Bu utanma hissi sanıldığı gibi “Bir laf söyleyince yüzü kızarıyor” mahiyetinde (!) değildir.
Yanlış bir şeyi talepte bulunmak, yanlış bir yorum yapmaktan utanacaktır! Bu çok önemlidir! Yani bunu ben, bütün İslam anneleri için çok çok ölçerek, biçerek kullanmaları lazım gelen bir faktör olarak görüyorum.
Alıntı: İslam Ailesinde Kadın ve Erkek